Mustafa Kemal
Paşa, Erzurum, Sivas Kongrelerinden sonra 27 Aralık 1919 günü Temsilciler Kurulu
üyeleriyle birlikte Ankara'ya geldi.
O zamana kadar
Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul idi. Osmanlı Mebusan Meclisi son kez
12 Ocak 1919'da İstanbul'da toplandı. 16 Mart 1919 günü İngilizler İstanbul'a
girdi. Önce meclisi bastılar.
Bu olay üzerine birçok milletvekili Anadolu'ya
geçti. Yakalananlardan çoğu tutuklandı. Artık Osmanlı Mebusan Meclisi'nin
İstanbul'da toplanma olasılığı kalmamıştı. Milletvekillerinin toplanacağı ve
ülkenin yönetileceği bir başkent gerekiyordu.
Ankara,
Anadolu'nun ortasında, savaş cephelerine eşit uzaklıkta bir kentti. Savaşın
yönetimi ve haberleşme, Ankara'dan kolaylıkla yürütülürdü. Dağılan Osmanlı
Mebusan Meclisi üyeleri ile Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde seçilen
temsilcilerin bir yerde toplanması gerekiyordu. Bu nedenle 19 Mart 1919 günü
Mustafa Kemal Paşa kimi illere ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu
genelgede özetle; "Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sona erdiği"
bildiriliyor, "Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır."
deniliyordu. Bu genelgeden sonra temsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi'nden
gelen üyeler Ankara'da toplanmaya başladılar. Ankaralılar onları coşkuyla,
sevinçle, sevgiyle karşıladı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, Ankara'da açıldı. Meclis, ilk oturumunda
Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra ülkeyi
kurtarma çalışmalarını Anadolu'nun bu küçük kentinde sürdürdü. Ulusal Kurtuluş
Savaşı'mızın planları bu yoksul kentte hazırlandı. Savaşın başarıya ulaşması
için düzenli ordular kuruldu. Bu ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da
düşmanı bozguna uğrattı. 30 Ağustos 1922'de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile
Kurtuluş Savaşı’mız tamamlandı.
Yurdumuz
düşmanlardan kurtulduktan sonra 13 Ekim 1923 günü İsmet Paşa ve dört arkadaşı
Ankara'nın başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa önerisi
verdiler. Öneri mecliste oylandı, kabul edildi. Böylece Ankara yeni Türkiye
Devleti'nin başkenti oldu.
Başken, ülkenin
yönetim merkezidir. Büyük Millet Meclisi, devlet başkanı, başbakanlık,
bakanlıklar, yüksek yargı organları, başkentte bulunur.
Ankara başkent
olduktan sonra gelişti. Modern yapılar, büyük apartmanlar yapıldı. Yüksek
okullar, üniversiteler açıldı. Fabrikalar, yeni iş yerleri kuruldu. Kent kısa
sürede büyüdü, genişledi.
Ankara bugün
nüfus yoğunluğu bakımından yurdumuzun ikinci büyük kentidir.
Her yıl 13 Ekim
günü Ankara'nın başkent oluşu, düzenlenen büyük törenlerle kutlanır. Ankara
Kalesi'nde başlayan bu törene özel giysileri içinde seymenler, öğrenciler,
çeşitli dernek temsilcileri katılırlar. Törende yapılan konuşmalarda Ankara'nın
başkent oluşunun anlam ve önemi belirtilir.
Ankara'nın başkent oluşunun 97. yıl dönümü bugün bir dizi etkinlikle kutlanıyor. Mustafa Kemal Atatürk, Ankara'nın başkent olmasıyla ilgili TBMMde alınan karara dair, Nutuk'ta şöyle demişti: "Kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşme ve tartışmalardan sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kabul edilen kanun maddesi şudur: Türkiye Devleti'nin başkenti Ankara şehridir."
Tarih 16 Mart 1920’ydi. İngilizler, Milli Mücadele’ye zarar vermek için İstanbul’u işgal etmiş, Meclis-i Mebusan’ı feshetmişti. Mustafa Kemal Atatürk, vakit kaybetmeden kararını verdi… Meclis, Ankara’da toplanacaktı. Çok değil, bir ay sonra 23 Nisan 1920’de Meclis toplandı. Ankara, artık hem milli iradenin hem de mücadelenin merkeziydi… Anadolu’nun umuduydu. Cumhuriyet’in ilanından 16 gün önce, 13 Ekim 1923’te de Dışişleri Bakanı İsmet İnönü’nün verdiği kanun teklifinin TBMM’de görüşülmesinin sonucunda başkent oldu…
Ankara’nın 97 yıl önce başkent ilan edilmesiyle ilgili düzenlenen kutlamalar bugün kentin çeşitli yerlerinde kutlanmaya başladı. Kutlamalar, saat 07.15’te Zivertepe’den 21 pare top atışıyla başladı. Ankara Valisi Ercan Topaca başkanlığındaki il protokolüyle vakıf, dernek ve sivil toplum kuruşlarından oluşan heyet, 09.30’da Anıtkabir’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çelenk sundu.
Ulus’taki 2. Meclis binasında saat 11.00’de yapılacak törende günün anlam ve önemine ilişkin konferans verilecek. Kutlama törenleri kapsamında, seğmenler kortej yürüyüşü yapacak. Seğmenler, Ankara Kalesi’nde sona erecek gösterileriyle Başkentliler ile buluşacak.
MEYDANLAR ATATÜRK POSTERLERİYLE SÜSLENECEK
Gençlik Parkı’nda Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna’nın ev sahipliğinde resepsiyon verilecek. Başkentteki kamu kurum ve kuruluşları, konut ve iş yerleriyle caddeler, meydanlar Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle süslenecek.
Efendiler, Lozan Antlaşması’nın eklerinden olan düşman işgali altındaki topraklarımızı boşaltma protokolu uygulandıktan sonra, yabancı işgalinden tamamen kurtulan Türkiye’nin toprak bütünlüğü fiilî olarak sağlanmıştı. Artık yeni Türkiye Devleti’nin başkentini bir kanunla tespit etmek gerekiyordu. Bütün düşünceler, Yeni Türkiye’nin başkenti Anadolu’da ve Ankara şehri olarak seçme lüzumunda birleşiyordu.
ATATÜRK, NUTUK’TA ANLATMIŞTI
Bu seçimde, coğrafi durum ve askeri strateji en büyük önemi taşıyordu. Devletin başkentini bir an önce tespit ederek, içten ve dıştan gelen kararsızlıklara bir son vermek şarttı. Gerçekten de, bilindiği üzere, başkentin İstanbul olarak kalacağı veya Ankara olacağı konusunda öteden beri içeride ve dışarıda kararsızlıklar görülüyor, basında demeçlere ve tartışmalara rastlanıyordu. Bu arada İstanbul’un yeni milletvekillerinden bazıları, Refet Paşa başta olmak üzere, İstanbul’un hükûmet merkezi olarak kalması gereğini bazı örneklere dayanarak ispat etmeye çalışıyorlardı.
Ankara’nın gerek iklim, gerek ulaştırma araçları ve gelişme kabiliyet ve istidadı ve gerekse mevcut tesisler ve kuruluşlar bakımından hiç de uygun ve elverişli olmadığını söylüyorlar; ‘İstanbul’un payitaht olması lâzımdır ve mutlaka olacaktır’ diyorlardı. Bu ifadeye dikkat edilirse, bizim başkent deyimiyle kastettiğimiz anlam ile bu ifadelerdeki payitaht deyimini kullananların görüşleri arasında bir fark bulmamak mümkün değildir. Bundan dolayı, bu konuda zaten kesinleşmiş bulunan kararımızı resmen ve kanuni yoldan ilan ettirerek, ‘payitaht’ sözünün de yeni Türkiye Devleti’nde kullanılmasına gerek kalmadığını göstermek lâzım geldi. Dışişleri bakanı İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 tarihli tek maddelik bir kanun tasarısını Meclis’e teklif etti. Altında daha on dört kadar zatın imzası bulunan bu kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşme ve tartışmalardan sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kabul edilen kanun maddesi şudur: Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara şehridir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder