1960
5 Ocak 1960 : Nur Cemaati lideri Said-i Nursi, İstanbul'a geldi.
Nurcular faaliyetlerini genişletiyorlar.
8 Ocak 1960
: Hirfanlı Barajı
hizmete girdi.
25 Şubat 1960
: CHP'den Cemil Sait Barlas, 10 ay hapse mahkum oldu.
26 Şubat 1960
: Hükümet, İnönü'nün diğer birkaç milletvekili
ile birlikte dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.
7 Mart 1960 :
Gazeteci Ahmet Emin Yalman, 15 ay 16 günlük
mahkumiyetini çekmek üzere cezaevine girdi.
2 Nisan 1960 :
İnönü'nün Kayseri gezisinde olaylar
çıktı.
5 Nisan 1960
: CHP Meclis Grubu, yayınladığı bildiriyle, son
olaylar üzerinde durarak, yurdun selameti bakımından seçimlerin bir an önce
yapılmasını istedi.
7 Nisan 1960
: Başbakan Menderes Parti Grubunda konuştu 1960
: "Memleket bugün kabili idare olmaktan
çıkmıştır. İşler çoktan laçka olmuştur. Adliye işlemez hale gelmiş, idare aciz
düşmüştür..."
15 Nisan 1960
: Gazeteci Ahmet Emin Yalman, sağlık durumundan
ötürü tahliye edildi.
18 Nisan 1960
: DP Bursa Milletvekili Mazlum Kayalar ve
Denizli Milletvekili Baha Akşit'in, 'CHP'nin yıkıcı,
gayri meşru ve kanun dışı faaliyetlerinin memleket sathında cereyan tarzı ve
bunların mahiyetlerinin nelerden ibaret olduğunu tahrik, tespit ve memleketin
her tarafında yaygın bir halde görülen kanun dışı siyasi faaliyetlerin muhtelif
sebeplerine intikal etmek, matbuat meseleleriyle adli ve idari mevzuatın ne
suretle tatbik edilmekte olduğunu tetkik eylemek üzere Meclis tahkikatı
açılmasını isteyen önergeleri' kabul edildi.
Önergenin görüşülmesi esnasında Mecliste sert tartışmalar yaşandı. İnönü : "... Biz demokratik rejimi kurduk. Bu demokratik rejimi, istikametinden ayırıp baskı rejimi haline getirmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam..." dedi.
Önergenin görüşülmesi esnasında Mecliste sert tartışmalar yaşandı. İnönü : "... Biz demokratik rejimi kurduk. Bu demokratik rejimi, istikametinden ayırıp baskı rejimi haline getirmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam..." dedi.
27 Nisan 1960
: Tahkikat Encümeni Salahiyet Kanunu, uzun ve
çetin tartışmalardan sonra kabul edildi. 12 CHP Milletvekili 3-6 celse çıkarma
cezası aldı. CHP Lideri İnönü, 12 celse çıkarma cezasına çarptırıldı. Meclis
görüşmelerinin yayınlanması yasaklandı.
27 Nisan 1960
: Mersin Limanı hizmete
açıldı.
28 Nisan 1960 :
İstanbul ve Ankara'da meydana gelen olaylar
üzerine iki şehirde de sıkıyönetim ilan edildi.
- İstanbul
Üniversitesi'nde, DP aleyhinde gösteri yapıldı.
29 Nisan 1960
: Ankara ve İstanbul Üniversiteleri bir ay süre
ile kapatıldı.
1 Mayıs 1960
: İstanbul'da bir günlük, gündüz sokağa çıkma
yasağı kondu.
2 Mayıs 1960
: NATO Bakanlar Konseyi, İstanbul'da toplandı.
Protesto gösterileri yapıldı.
3 Mayıs 1960
: İnönü, Başbakan Menderes'in radyo konuşmasına
cevap vererek yapılan isnatları reddetti, Meclis ve basında fikirlerini
açıklamak imkanından yoksun olduğu için, cevabının radyoda yayınlanmasını
istedi.
3 Mayıs 1960
: Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal
Gürsel, yazılı olarak hükümeti uyarmak istedi. (mektup ihtilalden sonra
açıklanmıştır.)
"Aziz Vekilim,
Dün geceki konuşmalarımızın ışığı altında, zatı alinizi memleketin huzur ve istikrarı için alınması lazım gelen tedbir ve kararlar hakkındaki görüşlerimi arz etmeyi milli ve vatani bir vazife bilirim.
Sayın Başbakanın açıklamalarını dinledim ve okudum. Bunlarda, benim düşüncelerimin kabulüne müsait bir zemin henüz mevcut olmadığı aşikar olarak belli ise de, yine de düşüncelerimin sizlere iblağının zaruretine inanıyorum.
Muhterem Vekilim,
Şu hakikati kabul etmek lazımdır ki, Kayseri hadiseleriyle başlayıp son karar ve feci olaylara kadar devam eden vaka’lar vatandaş ruhunda derin teessür ve Hükümete karşı telafisi güç hoşnutsuzluklar yaratmıştır. Hele, Ordunun, talebelere karşı akılsızca kullanılması işin vahametini artırmış, Ordu mensuplarında huzursuzluk ve güvensizlik hisleri belirmiş, korkulan şey olmuş, Ordu politikaya karıştırılmıştır.
Sayın Vekilim,
Bu ahval küçümsenecek, cebir ve şiddetle geçiştirilecek şeylerden değildir. Memleket, Hükümet ve Partinizin düştüğü bu müşkül vaziyeti kurtarmak için sükunetli, fakat ciddi ve cezri tedbirler almak lazımdır. Bu tedbirler şunlar olmalıdır :
1-Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. Çünkü bütün fenalıkların bu zattan geldiği hakkında memlekette umumi bir kanaat vardır.
2-Kabinede iyi kabul edilmeyen ve suihalleri bütün memlekette yayılmış bulunan zevat çıkartılmalı, yeni Kabine mutlak dürüst, makul, zorcu değil, adalet ve şefkat hissi taşıyan zevattan kurulmalıdır.
3-İstanbul, Ankara Valileri, Emniyet Müdürleri süratle değiştirilmelidir.
4-Ankara Örfi İdare Kumandanı derhal değiştirilmelidir.
5-Son çıkarılan ve tahkikat komisyonları ihdas eden kanun kaldırılmalıdır.
6-Mevkuf gazeteciler af kanunu ile kısa zamanda tahliye edilmelidir.
7-Son hadiselerde tevkif edilen talebeler serbest bırakılmalı, ilim müesseseleri yeniden faaliyete geçmelidir.
8-Şimdiye kadar çıkarılan bütün antidemokratik kanunlar tedricen kaldırılmalıdır.
9-Vatandaşın hürriyet ve eşit muamele hakkına mutlak surette riayet edilmelidir.
10-Ordunun meseleleri süratle halledilmelidir.
11-Din istismarcılığından vazgeçilmelidir.
12-Suiistimaller oluyor mu, bilmiyorum, fakat, olduğu hakkında umumi bir kanaat mevcuttur ve milletin hükümete itimatsızlığına sebep olmaktadır. Bu gibi kötülüklerin süratle bertaraf edilmesi lazımdır.
13-Müstesna zamanlar ve günler haricinde Hükümet büyüklerinin memleket gezilerinde suni büyük vatandaş toplulukları ile karşılanmaları usulü terk edilmelidir.
Muhterem Vekilim,
Bu yazdıklarım asla bir parti ve politika mülahaza ve tesiriyle yazılmamıştır. Memleketin durumunun bu tedbirlerin alınmasını zaruri kıldığına inandığım için arz edilmiştir.
Sizlerin vatanperverlik ve vicdanlarınıza hitap ediyorum. İyi düşününüz. İyi yapınız. Memlekette çok şeyler yaptığınız muhakkaktır. Fakat, bu asla kafi değildir. Bu yapılan işleri müstemleke idarecileri de yapar, yapıyor ve yapmıştır. Asıl mühim olan toplumun ruhunda yaşama zevk ve azminin geliştirilmesi hak ve hürriyet aşkının kökleştirilmesi ve vatandaş idrakinin yüksek ve necip hislerle donatılmasıdır. Olaylar bu yolda olmadığınızı göstermektedir. Talebelerin hürriyet duygusu ile yaptıkları masumane tezahürata karşı, kıtalar sevk edilmesi ve onların desteği ile emniyet kuvvetlerinin ilim yuvalarının içine kadar girerek talebeleri, profesörleri ile beraber coplarla ve kurşunlarla tedip etmesi, dünyada görülmemiş feci bir şeydir. Bu hengamede kız talebelerin yürekler parçalayan çığlıklarının analar, babalar ve halk ruhunda onulmaz yaralar açacağını ve açtığını anlamak memleketin huzuru bakımından büyük bir hata ve hazin bir gaflet olduğuna kaniim.
Bizim gençlerimizde hak, adalet ve hürriyet duygularının gelişmesinden ve kemalinden memnun olmamız lazım gelmez mi? İstikbali, hissiz, duygusuz, müstemleke ruhlu, yalnız maddeci bedbaht insanlara mı bırakmak istiyoruz?
Sayın Vekilim,
Maruzatım muhakkak ki çok mühim ve hatta çok cüretkaranedir. Fakat memleket için, Milletin selameti için, Hükümet ve hatta Partinizin kurtarılması için dikkate alınması lazımdır ve hatta çok lazımdır.
Saygılarımla."
"Aziz Vekilim,
Dün geceki konuşmalarımızın ışığı altında, zatı alinizi memleketin huzur ve istikrarı için alınması lazım gelen tedbir ve kararlar hakkındaki görüşlerimi arz etmeyi milli ve vatani bir vazife bilirim.
Sayın Başbakanın açıklamalarını dinledim ve okudum. Bunlarda, benim düşüncelerimin kabulüne müsait bir zemin henüz mevcut olmadığı aşikar olarak belli ise de, yine de düşüncelerimin sizlere iblağının zaruretine inanıyorum.
Muhterem Vekilim,
Şu hakikati kabul etmek lazımdır ki, Kayseri hadiseleriyle başlayıp son karar ve feci olaylara kadar devam eden vaka’lar vatandaş ruhunda derin teessür ve Hükümete karşı telafisi güç hoşnutsuzluklar yaratmıştır. Hele, Ordunun, talebelere karşı akılsızca kullanılması işin vahametini artırmış, Ordu mensuplarında huzursuzluk ve güvensizlik hisleri belirmiş, korkulan şey olmuş, Ordu politikaya karıştırılmıştır.
Sayın Vekilim,
Bu ahval küçümsenecek, cebir ve şiddetle geçiştirilecek şeylerden değildir. Memleket, Hükümet ve Partinizin düştüğü bu müşkül vaziyeti kurtarmak için sükunetli, fakat ciddi ve cezri tedbirler almak lazımdır. Bu tedbirler şunlar olmalıdır :
1-Cumhurbaşkanı istifa etmelidir. Çünkü bütün fenalıkların bu zattan geldiği hakkında memlekette umumi bir kanaat vardır.
2-Kabinede iyi kabul edilmeyen ve suihalleri bütün memlekette yayılmış bulunan zevat çıkartılmalı, yeni Kabine mutlak dürüst, makul, zorcu değil, adalet ve şefkat hissi taşıyan zevattan kurulmalıdır.
3-İstanbul, Ankara Valileri, Emniyet Müdürleri süratle değiştirilmelidir.
4-Ankara Örfi İdare Kumandanı derhal değiştirilmelidir.
5-Son çıkarılan ve tahkikat komisyonları ihdas eden kanun kaldırılmalıdır.
6-Mevkuf gazeteciler af kanunu ile kısa zamanda tahliye edilmelidir.
7-Son hadiselerde tevkif edilen talebeler serbest bırakılmalı, ilim müesseseleri yeniden faaliyete geçmelidir.
8-Şimdiye kadar çıkarılan bütün antidemokratik kanunlar tedricen kaldırılmalıdır.
9-Vatandaşın hürriyet ve eşit muamele hakkına mutlak surette riayet edilmelidir.
10-Ordunun meseleleri süratle halledilmelidir.
11-Din istismarcılığından vazgeçilmelidir.
12-Suiistimaller oluyor mu, bilmiyorum, fakat, olduğu hakkında umumi bir kanaat mevcuttur ve milletin hükümete itimatsızlığına sebep olmaktadır. Bu gibi kötülüklerin süratle bertaraf edilmesi lazımdır.
13-Müstesna zamanlar ve günler haricinde Hükümet büyüklerinin memleket gezilerinde suni büyük vatandaş toplulukları ile karşılanmaları usulü terk edilmelidir.
Muhterem Vekilim,
Bu yazdıklarım asla bir parti ve politika mülahaza ve tesiriyle yazılmamıştır. Memleketin durumunun bu tedbirlerin alınmasını zaruri kıldığına inandığım için arz edilmiştir.
Sizlerin vatanperverlik ve vicdanlarınıza hitap ediyorum. İyi düşününüz. İyi yapınız. Memlekette çok şeyler yaptığınız muhakkaktır. Fakat, bu asla kafi değildir. Bu yapılan işleri müstemleke idarecileri de yapar, yapıyor ve yapmıştır. Asıl mühim olan toplumun ruhunda yaşama zevk ve azminin geliştirilmesi hak ve hürriyet aşkının kökleştirilmesi ve vatandaş idrakinin yüksek ve necip hislerle donatılmasıdır. Olaylar bu yolda olmadığınızı göstermektedir. Talebelerin hürriyet duygusu ile yaptıkları masumane tezahürata karşı, kıtalar sevk edilmesi ve onların desteği ile emniyet kuvvetlerinin ilim yuvalarının içine kadar girerek talebeleri, profesörleri ile beraber coplarla ve kurşunlarla tedip etmesi, dünyada görülmemiş feci bir şeydir. Bu hengamede kız talebelerin yürekler parçalayan çığlıklarının analar, babalar ve halk ruhunda onulmaz yaralar açacağını ve açtığını anlamak memleketin huzuru bakımından büyük bir hata ve hazin bir gaflet olduğuna kaniim.
Bizim gençlerimizde hak, adalet ve hürriyet duygularının gelişmesinden ve kemalinden memnun olmamız lazım gelmez mi? İstikbali, hissiz, duygusuz, müstemleke ruhlu, yalnız maddeci bedbaht insanlara mı bırakmak istiyoruz?
Sayın Vekilim,
Maruzatım muhakkak ki çok mühim ve hatta çok cüretkaranedir. Fakat memleket için, Milletin selameti için, Hükümet ve hatta Partinizin kurtarılması için dikkate alınması lazımdır ve hatta çok lazımdır.
Saygılarımla."
5 Mayıs 1960
: Ankara'da Kızılay'da, Cumhurbaşkanı, Meclis
Başkanı ve Başbakan'ında bulunduğu bir ortamda, gösteriler ve protestolar
düzenlendi.
6 Mayıs 1960
: Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal
Gürsel görevinden izinli olarak ayrıldı. Gürsel'in en
küçük birliklere kadar ulaştırılan telsiz mesajı :
"K
K.Komutanlığı'ndan izinli olarak ayrılıyorum. Bütün arkadaşlarıma veda ederim.
Sizlere son sözlerim şu olacaktır : Her
şeye rağmen ordunun ve taşıdığınız üniformanın şerefini daima yüksek tutunuz. Bu
sıralarda memlekette esen hırslı politika havasının zararlı tesirlerinden
kendinizi korumasını biliniz. Ne pahasına olursa olsun, politikadan katiyen uzak
kalınız. Bu sözlerim, şerefli ordunun, kudreti ve memleketin kaderi için hayati
ehemmiyete haizdir. Bütün gayretinizi memleket müdafaası için lazım olan
kudretinizi artırmağa ve onu en yüksek dereceye çıkarmağa hasrediniz. Sizlere
inanıyor, son erden büyük kumandana kadar cümlenizi derin saygı ve sevgi hissi
ile selamlıyorum."
13 Mayıs 1960 :
Kütahya'da 1.000 hatlık otomatik telefon
santrali hizmete açıldı.
18 Mayıs 1960
: Demirköprü Barajı
ve Hidroelektrik Santrali hizmete açıldı.
21 Mayıs 1960 :
Harp Okulu öğrencileri Ankara'da, İktidar
Partisi aleyhinde sessiz bir yürüyüş yaptılar.
25 Mayıs 1960
: Meclis, 20 Haziran 1960 tarihine kadar tatil
edildi. Bugünkü birleşimdeki konuşmaların yayınlanması
yasaklandı.
27 Mayıs 1960
: 27 MAYIS İHTİLALİ. Türk Silahlı Kuvvetleri
idareyi eline aldı. Sabahın erken saatlerinde radyolardan yayınlanan bildiri :
"Sevgili Vatandaşlar,
Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimizin, partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır.
Girişilmiş olan bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir. İdaremiz, hiç kimse hakkında şahsiyata müteallik tecavuzkar bir fiile müsaade etmeyeceği gibi edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş; kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir. Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir.
Kabineye mensup şahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sığınmalarını rica ederiz. Şahsi emniyetleri kanunun teminatı altındadır.
Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz, Birleşmiş Milletler Anayasası'na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir. Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır.
Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tur.
"Sevgili Vatandaşlar,
Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimizin, partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır.
Girişilmiş olan bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir. İdaremiz, hiç kimse hakkında şahsiyata müteallik tecavuzkar bir fiile müsaade etmeyeceği gibi edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş; kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir. Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir.
Kabineye mensup şahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sığınmalarını rica ederiz. Şahsi emniyetleri kanunun teminatı altındadır.
Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz, Birleşmiş Milletler Anayasası'na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir. Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır.
Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tur.
- Meclis
feshedildi. Yeni anayasa ve demokratik müesseselerin kurulması hazırlığına
başlanıldı. Milli Birlik Komitesi Başkanı Org. Cemal Gürsel, radyodan Millete
seslendi :
"Aziz Türk Milleti,
Bir aydan beri memlekette cereyan eden ve milleti süratle korkunç buhranlara sürükleyen hadiseleri biliyorsunuz. Bu gidişin memleketi kanlı bir kardeş kavgasına da götürmekte olduğunu her aklı başında vatandaşın takdir ettiğine kaniyim. Dünya ahvali her gün biraz daha kötüye doğru giderken, hususi politika ihtirası yüzünden vatanımızın maddeten ve manen perişanlığa sürüklenmesi vicdan sahibi bütün vatandaşları dilhun (yüreği kanayan) etmektedir. Bu hal nereye kadar gidecek? Bu feci akıbete hissiz ve alakasız, seyirci mi kalmak lazım? İşte vatandaşlarım, bu ahvali ıstırap içinde aylardan beri düşündüm ve bu zevata çıkar yolları gösterdim. Fakat onlar kapıldıkları politika ihtirasının, şuurlarına verdiği bozukluk dolayısıyla dinlemediler ve işi zorla yürütmek sevdasına düştüler.
Çıkarılan kanunlar, takip edilen hareketler Türk Milleti'ni zincire vurmak kastında olduklarını gösteriyordu. Bu asırda böyle bir idarenin, böyle bir hareketin olabileceğini zannetmek Türk Milleti'ni hissiz bir sürü olarak kabul etmek demektir.
Hayır vatandaşlar, Türk Milleti hissiz bir sürü değil, belki bir çoğu okuma yazma bilmez, fakat atavik bir intikalle daha çok okumuş yazmış milletlerden daha çok fikri selime, aklı selime, vicdan ve vakara sahiptir. İşte bu düşünceler ve mülahazalarla bu feci gidişe son vermeye karar verdim ve devletin idaresine el koydum.
Derhal bütün vatandaşlara şunu ifade etmek isterim ki, asla bir diktatör olmak hevesinde değilim. Bütün emelim bu memlekette temiz, dürüst bir demokratik nizam kurmak ve devletin idaresini milletin iradesine terk etmektir. Bana inanınız ve güveniniz. Bütün milletin benimle beraber olduğuna inanıyorum. Bazı menfaatperestler, midesini ve vicdanını paraya bağlamış olanlar bu hareketimize karşı teşebbüslerde bulunmaya yeltenebilirler. Fakat onlara asla müsamaha edilmeyeceğini vatandaşlarıma temin ederim. Kötü ruhlu olanlardan bile memleketin bu nazik anında, az olsun vicdanlarını harekete geçirerek çalışmalarımıza yardım etmeseler bile, engel olmamalarını isteriz. Tekrar bana güvenmenizi, inanmanızı isterim ve sizleri sonsuz muhabbet ve saygıyla selamlıyorum."
"Aziz Türk Milleti,
Bir aydan beri memlekette cereyan eden ve milleti süratle korkunç buhranlara sürükleyen hadiseleri biliyorsunuz. Bu gidişin memleketi kanlı bir kardeş kavgasına da götürmekte olduğunu her aklı başında vatandaşın takdir ettiğine kaniyim. Dünya ahvali her gün biraz daha kötüye doğru giderken, hususi politika ihtirası yüzünden vatanımızın maddeten ve manen perişanlığa sürüklenmesi vicdan sahibi bütün vatandaşları dilhun (yüreği kanayan) etmektedir. Bu hal nereye kadar gidecek? Bu feci akıbete hissiz ve alakasız, seyirci mi kalmak lazım? İşte vatandaşlarım, bu ahvali ıstırap içinde aylardan beri düşündüm ve bu zevata çıkar yolları gösterdim. Fakat onlar kapıldıkları politika ihtirasının, şuurlarına verdiği bozukluk dolayısıyla dinlemediler ve işi zorla yürütmek sevdasına düştüler.
Çıkarılan kanunlar, takip edilen hareketler Türk Milleti'ni zincire vurmak kastında olduklarını gösteriyordu. Bu asırda böyle bir idarenin, böyle bir hareketin olabileceğini zannetmek Türk Milleti'ni hissiz bir sürü olarak kabul etmek demektir.
Hayır vatandaşlar, Türk Milleti hissiz bir sürü değil, belki bir çoğu okuma yazma bilmez, fakat atavik bir intikalle daha çok okumuş yazmış milletlerden daha çok fikri selime, aklı selime, vicdan ve vakara sahiptir. İşte bu düşünceler ve mülahazalarla bu feci gidişe son vermeye karar verdim ve devletin idaresine el koydum.
Derhal bütün vatandaşlara şunu ifade etmek isterim ki, asla bir diktatör olmak hevesinde değilim. Bütün emelim bu memlekette temiz, dürüst bir demokratik nizam kurmak ve devletin idaresini milletin iradesine terk etmektir. Bana inanınız ve güveniniz. Bütün milletin benimle beraber olduğuna inanıyorum. Bazı menfaatperestler, midesini ve vicdanını paraya bağlamış olanlar bu hareketimize karşı teşebbüslerde bulunmaya yeltenebilirler. Fakat onlara asla müsamaha edilmeyeceğini vatandaşlarıma temin ederim. Kötü ruhlu olanlardan bile memleketin bu nazik anında, az olsun vicdanlarını harekete geçirerek çalışmalarımıza yardım etmeseler bile, engel olmamalarını isteriz. Tekrar bana güvenmenizi, inanmanızı isterim ve sizleri sonsuz muhabbet ve saygıyla selamlıyorum."
28 Mayıs 1960
: Cumhurbaşkanı Celal Bayar istifa
etti.
- 1. Milli
Birlik Komitesi Kabinesi açıklandı. Kabinede 3 asker ve 14 sivil yer
aldı.
Başbakan ve
Milli Sav. Bk. : Org. Cemal
Gürsel
Devlet
Bakanı : Kamil Artus
Devlet
Bakanı : Şefik
İnan
Adliye
Bakanı : Abdullah Gözübüyük
İçişleri
Bakanı : Tümg.
M. İhsan Kızıloğlu
Dışişleri
Bakanı : Selim Sarper
Maliye
Bakanı : Ekrem Alican
Milli
Eğitim Bakanı : Prof. Fehmi Yavuz
Bayındırlık
Bakanı : Daniş
Koper
Ticaret
Bakanı : Cihat
İren
Sağlık
Bakanı : Prof. Nusret Karasu
Gümrük
Bakanı : Fethi Aşkın
Tarım
Bakanı : Feridun
Üstün
Ulaştırma
Bakanı : Tuğg.
Sıtkı Ulay
Çalışma
Bakanı : Prof. Cahit Talas
Sanayi
Bakanı : Muhtar Uluer
Turizm
Bakanı : Zühtü
Tarhan
İmar ve
İskan Bakanı : Orhan
Kubat
- Prof.
Sıddık Sami Onar Başkanlığı'nda toplanan Profesörler
Kurulu '27 Mayıs'ın meşru olduğu hakkında rapor verdi.
30 Mayıs 1960
: DP İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedik, tutuklu
bulunduğu Harp Okulu'nda pencereden atlayarak intihar
etti.
1 Haziran 1960
: İnönü, Ankara'da yaptığı basın toplantısında,
'Ordunun harekatından haberdar olmadığını' belirtti.
12 Haziran 1960
: İhtilali gerçekleştiren üst rütbeli
subayların oluşturduğu 'Milli Birlik Komitesi'nin 1 sayılı kanunu ile
Anayasa'nın bazı maddeleri kaldırıldı ve bu suretle TBMM feshedildi. TBMM'nin
bütün hak ve yetkileri, Geçici Anayasa gereğince Milli Birlik Komitesi'ne
devredildi. Milli Birlik Komitesi üyelerinin adları
açıklandı.
Başkan : Orgeneral Cemal
Gürsel
Üyeler :
Ekrem Acuner
Fazıl Akkoyunlu
Refet Aksoylu
Mucip
Ataklı
İrfan Baştuğ
Rıfat
Baykal
Emanullah Çelebi
Ahmet
Er
Orhan
Erkanlı
Vehbi Ersu
Numan Esin
Suphi Gülsoytrak
Orhan Kabibay
Kadri
Kaplan
Mustafa
Kaplan
Suphi
Karaman
Muzaffer
Karan
Kamil Karavelioğlu
Osman
Köksal
Münir Köseoğlu
Fikret
Kuytak
Sami
Küçük
Cemal Madanoğlu
Sezai
Okan
Muzaffer
Özdağ
Fahri Özdilek
Mehmet
Özgüneş
Selahattin Özgür
Şükran
Özkaya
İrfan Solmazer
Şefik Soyyüce
Dündar
Taşer
Haydar
Tunçkanat
Alparslan
Türkeş
Sıtkı Ulay
Ahmet
Yıldız
Muzaffer
Yurdakuler
21 Haziran 1960 :
Milli Birlik Komitesi, TBMM binasında
çalışmalarına başladı.
22 Haziran 1960
: Emekli Oramiral Fahri Korutürk, Türkiye'nin Moskova Büyükelçiliğine
atandı.
24 Haziran 1960
: MBK üyeleri törenle yemin
ettiler.
30 Haziran 1960 :
Geçici Anayasa'nın 6. Maddesine göre MBK
tarafından seçilen 1 Başkan ve 30 üyeden meydana gelen 'Yüksek Soruşturma
Kurulu' toplandı.
4 Temmuz 1960
: Siyasi partilerin, taşra teşkilatları
kapatıldı.
12 Temmuz 1960 :
Celal Bayar, vatana ihanet suçundan Yüce
Divan'a sevk edildi.
24 Temmuz 1960 :
Basın Ahlak Yasası yürürlüğe
girdi.
29 Temmuz 1960 :
Eski Başbakanlardan Hasan Saka (Doğumu : 1886)
öldü.
3 Ağustos 1960
: 235 general ve amiral emekliye sevk edildi.
Bu olay 'Eminsular' adıyla
anılır.
12 Ağustos 1960
: MBK'nin kabul
ettiği kanunla, MBK'nin çıkardığı kanunların geçici
olmadığı kabul edildi. Kanundan geçici kelimesi
çıkartıldı.
15 Ağustos 1960
: Zürih ve Londra
Antlaşmaları'na dayanılarak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Kıbrıs'ın Cumhurbaşkanı
Rum, Yardımcısı Türk olacaktı.
16 Ağustos 1960
: Antlaşmalar gereğince bir Türk Alayı büyük
bir törenle Kıbrıs'a çıktı. 82 yıl sonra ilk defa Türk askeri Kıbrıs'a ayak
basıyordu.
25 Ağustos 1960
: MBK 10 Bakanı görevinden azletti. 2. MBK
Hükümeti kuruldu.
11 Eylül 1960 :
MBK üyesi ve Ankara Valisi Gen. İrfan Baştuğ, İstanbul-Ankara yolunda trafik kazasında
öldü.
26 Eylül 1960 :
Celal Bayar, tutuklu bulunduğu Yassıada'da, bel kemeriyle intihara teşebbüs
etti.
29 Eylül 1960 :
Demokrat Parti, mahkeme kararıyla
kapatıldı.
7 Ekim 1960 :
Yüksek Adalet Divanı üyeleri Ankara'dan
ayrılarak Heybeliada'ya yerleştiler.
14 Ekim 1960 :
Yassıada duruşmaları
başladı. 587 sanık ve 1063 tanık dinlendi. Divan kararlarına göre 15 kişi ölüm
cezasına, 31 kişi müebbet hapis cezasına, 418 kişi çeşitli cezalara çarptırıldı.
123 kişi beraat etti. MBK 15 ölüm cezasından 4'ünü onayladı. Bayar'ın cezası yaş
haddinden dolayı müebbet hapse çevrildi. 3 ölüm cezası infaz edildi. Diğer 12
ölüm cezası ise müebbet hapse çevrildi.
23 Ekim 1960 :
Genel Nüfus sayımı yapıldı. Nüfusumuz 1960
: 27.754.820
27 Ekim 1960 :
Üniversite öğretim üyelerinin affına ve yer
değiştirilmelerine dair kanun kabul edildi. Sonradan 147'ler olarak
adlandırılacak olan 147 öğretim üyesi (profesör, doçent, asistan) görevlerinden
uzaklaştırıldı.
9 Kasım 1960 :
Emekliye ayrılan subayların, istekleri halinde
öğretmenliğe atanabilmelerine dair kanun kabul edildi.
14 Kasım 1960 :
14 MBK üyesinin görevlerinden affına dair
kanun kabul edildi.
15 Kasım 1960
: MBK, 'Dışişleri Bakanlığı Kuruluşu'
hakkındaki kanuna ek olarak kabul ettiği kanunla, Dışişleri dış teşkilatında 14
Müşavirlik kurdu ve Komitedeki görevlerinden alınan 14 üye, en az 2 yıl yurda
dönmemek üzere bu Müşavirliklere atandı. Bu kişiler on dörtler olarak da
adlandırılırlar.
Alparslan
Türkeş : Yenidelhi
Orhan Kabibay :
Brüksel
Orhan
Erkanlı : Meksika
Münir Köseoğlu :
Stockholm
Mustafa
Kaplan : Lizbon
Muzaffer
Karan : Oslo
Şefik Soyuyüce :
Kopenhag
Fazıl Akkoyunlu :
Kabil
Rıfat
Baykal : Tel-Aviv
Dündar
Taşer :
Rabat
Numan Esin : Madrid
İrfan Solmazer : Lahey
Muzaffer
Özdağ :
Tokyo
Ahmet
Er : Trablusgarp
4 Aralık 1960
: Bir süredir hasta olan Başkan Gürsel'in rahatsızlığı arttı.
14 Aralık 1960
: İstanbul Boğazı'nda Yugoslav ve Yunan
bandıralı iki tanker çarpıştı. İstanbul, büyük bir tehlike
atlattı.
19 Aralık 1960 : İskenderun'da Atatürk Anıtı
saldırıya uğradı.
30 Aralık 1960
: CHP, aralarında İnönü'nünde olduğu 49 'Kurucu Meclis' üyesini
seçti.
3 Ocak 1961
: Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) kuruluş kanunu
kabul edildi.
4 Ocak 1961
: Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu
kabul edildi.
-Yeni
Kabinenin kurulabilmesi için bütün Bakanlar istifa etti.
5 Ocak 1961
: Cemal Gürsel, 6 yeni Bakan alarak 3.
Kabinesini kurdu.
6 Ocak 1961
: Kurucu Meclis çalışmalarına
başladı.
8 Ocak 1961
: Olimpiyat Şampiyonu güreşçimiz Yaşar Doğu
(Doğumu : 1915)
öldü.
14 Ocak 1961
: Memleketçi Cumhuriyet Partisi
kuruldu.
11 Şubat 1961
: Yeni partiler kuruldu.
Adalet Partisi
Cumhuriyetçi Mesleki Islahat Partisi
Çalışma Partisi
Memleketçi Parti
Mutedil Liberal Parti
Türkiye İşçi Partisi
Adalet Partisi
Cumhuriyetçi Mesleki Islahat Partisi
Çalışma Partisi
Memleketçi Parti
Mutedil Liberal Parti
Türkiye İşçi Partisi
13 Şubat 1961
: Yeni Türkiye Partisi ve Düstur Partisi
kuruldu.
27 Şubat 1961
: Kurtuluş Savaşı Komutanlarından Tümgeneral
Selahattin Adil (Doğumu:1881)
öldü.
6 Mart 1961
: İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, Türkiye'ye resmi bir ziyarette
bulundu.
1 Nisan 1961
: Siyasi faaliyete izin
verildi.
6 Nisan 1961
: Temsilciler Meclisi'nde, subay ve
astsubayların oy kullanmaları kabul edildi.
24 Mayıs 1961
: Ankara ve İstanbul'da yürürlükte bulunan
sıkıyönetim uzatıldı.
25 Mayıs 1961
: Yeni seçim kanunu kabul
edildi.
27 Mayıs 1961
: Yeni Anayasa (1961 Anayasa'sı olarak
adlandırılır), Kurucu Meclis'te 2 red oyuna karşılık
260 oyla kabul edildi.
16 Haziran 1961
: Yazar ve düşünür Peyami Safa (Doğumu: 1899) öldü.
9 Temmuz 1961
: Yeni Anayasa halk oyuna sunuldu. Evet oyu
%65, hayır oyları %35'dir. (Katılım oranı %75)
10 Temmuz 1961
: Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak 'Din
İşleri Genel Müdürlüğü' kuruldu.
21 Temmuz 1961
: Kurucu Meclis seçimlerin 15 Ekim 1961
tarihinde yapılmasına karar verdi.
11 Ağustos 1961
: Yassıada
duruşmaları sona erdi.
24 Ağustos 1961
: 15. CHP Kurultayı Ankara'da toplandı. İnönü:
"... Sabah erken kalkan babayiğitlerin Kurultayı basmalarını asla kabul
etmiyorum." dedi.
3 Eylül 1961
: Başkan Gürsel'in
Başkanlığında toplanan parti başkanları, yapılacak Milletvekili seçimlerinde, 27
Mayıs'ı zedelememek, 'Eminsular' konusunu deşmemek,
DP'yi methetmemek konusunda bir antlaşma imzaladılar.
15 Eylül 1961
: Yassıada Yüksek
Adalet Divanı kararları açıklandı. 15 Sanık ölüm cezasına çarptırıldı. Diğer
sanıklar çeşitli cezalara çarptırıldılar.
Ölüm cezasına çarptırılanlar:
Celal Bayar
Adnan Menderes
Fatin Rüştü Zorlu
Hasan Polatkan
Refik Koraltan
Agah Erozan
İbrahim Kirazoğlu
Ahmet Hamdi Sancar
Nusret Kirişçioğlu
Bahadır Dülger
Emin Kalafat
Baha Akşit
Osman Kıvrakoğlu
Zeki Erataman
Rüştü Erdelhun
Ölüm cezasına çarptırılanlar:
Celal Bayar
Adnan Menderes
Fatin Rüştü Zorlu
Hasan Polatkan
Refik Koraltan
Agah Erozan
İbrahim Kirazoğlu
Ahmet Hamdi Sancar
Nusret Kirişçioğlu
Bahadır Dülger
Emin Kalafat
Baha Akşit
Osman Kıvrakoğlu
Zeki Erataman
Rüştü Erdelhun
-Yüksek
Adalet Divanı'nca verilen ölüm cezalarından, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın ölüm cezaları MBK Tarafından onaylandı. Eski
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 65 yaşını bitirdiği için cezası müebbet hapse
çevrildi, diğer ölüm cezaları ise Milli Birlik Komitesi tarafından müebbet hapse
çevrildi.
16 Eylül 1961
: Eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan hakkında verilen ölüm cezaları İmralı Adası'nda
infaz edildi.
17 Eylül 1961
: Eski Başbakan Adnan Menderes hakkında verilen
ölüm cezası İmralı Adası'nda infaz edildi.
19 Eylül 1961
: Eski Başbakanlardan Prof. Şemsettin Günaltay (Doğumu:1883) öldü.
15 Ekim 1961
: Genel seçimler yapıldı, katılım oranı
%81.
Adalet Partisi (AP) : 158 Milletvekili 70 Senatör
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) : 173 " 36 "
Yeni Türkiye Partisi (YTP) : 65 " 28 "
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) : 54 " 16 "
Adalet Partisi (AP) : 158 Milletvekili 70 Senatör
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) : 173 " 36 "
Yeni Türkiye Partisi (YTP) : 65 " 28 "
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) : 54 " 16 "
25 Ekim 1961
: İhtilalden 17 ay sonra TBMM, Devlet Başkanı
Orgeneral Cemal Gürsel tarafından açıldı.
26 Ekim 1961
: Org. Cemal Gürsel, 607 oyun 434'ünü alarak
Cumhurbaşkanlığı'na seçildi. Suat Hayri Ürgüplü, Senato Başkanı, Fuat Sirmen TBMM Başkanı seçildiler.
10 Kasım 1961
: CHP Genel Başkanı İsmet İnönü Hükümeti
Kurmakla görevlendirildi. Cumhurbaşkanı Gürsel: "... İçinde bulunduğumuz güç
şartları çözümleyecek birine görev verdim." dedi.
20 Kasım 1961
: İnönü, CHP-AP Koalisyon Hükümeti'ni
kurdu.
2 Aralık 1961
: 8. İnönü Kabinesi, 4 red, 78 çekimser oya karşın 269 oyla güvenoyu
aldı.
23 Aralık 1961
: Başbakan İnönü yaptığı konuşmasında: "... Af,
Hükümet programına alınmıştır. Bardağı taşıracak bir damla daha koymayacağım. Bu
durumda herkesin bana yardım etmesi lazımdır. Bardaklar doldurulmuştur.
Taşıramam. Bir damla daha ilave edemem. Huzuru behemehal getireceğiz. Bütün
sınıfların huzur içinde yaşaması lazımdır." dedi.
24 Aralık 1961
: Ünlü şair Tevfik
Fikret'in Eyüp'te bulunan mezarı, törenle Aşiyan'a
nakledildi.
1 Ocak 1962
: DP döneminde Bayındırlık ve Milli Eğitim
Bakanlıkları görevinde bulunan Tevfik İleri (Doğumu:
1911) öldü. Cenaze töreninde olaylar çıktı.
18 Ocak 1962
: 147'lerin Üniversitelere dönmelerine izin
verildi.İhtilalden sonra Üniversitelerdeki görevlerinden
uzaklaştırılmışlardı.
26 Ocak 1962
: General Sıtkı Ulay, tabi senatörlükten çekildi.
1 Şubat 1962 :
Başbakan İnönü konuşma yaptı: "... Açık
konuşacağım. Bir yandan yarın, bir ikinci ihtilalin olacağı rüzgarı, bir yandan
27 Mayıs'ın intikamı alınmaya çalışılıyor, havası estiriliyor. Herkes her sabah
gazetesini açtığında yeni bir endişe ile karşılaşıyor. Bu yüzden vatandaşın
siniri bozuluyor... Hükümet yanınızdadır, Hükümet kuvvetlidir ve sağlamdır.
Türkiye'de hiçbir maceraya yer yoktur ve olmayacaktır."
14 Şubat 1962
: Celal Bayar,
tedavi için Kayseri Cezaevi'nden Ankara'ya getirildi. 3 gün sonra tekrar Kayseri
Cezaevi'ne gönderildi.
18 Şubat 1962
: İnönü'nün radyodan Türk Milleti'ne mesajı:
"... Türk Silahlı Kuvvetleri'ne tecavüz mahiyetini kaşıyan her davranışın kesin
bir azimle karşısındayız... Hiç kimse, hızla gelişmeye muhtaç olan bir milletin
kaderi ile oynamaya mezun değildir."
22 Şubat 1962
: Ankara'da Harp Okulu Komutanı Albay Talat
Aydemir ve arkadaşları, Hükümet darbesine teşebbüs ettiler. Olay hemen
bastırıldı. Katılan subaylar emekliye sevk edildi.
23 Şubat 1962
: İnönü: "... Milletçe büyük bir badire
atlattık... Bugün dünyaya karşı milletiyle, ordusu ile dev kuvvetinde bir
Türkiye vardır." dedi.
25 Mart 1962
: EOKA'cılar
Kıbrıs'ta iki camiye bomba attılar. Kıbrıs'ta, Türklere karşı şiddet olayları
hızla tırmanıyor.
22 Nisan 1962
: Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşu ve yargılama
usulleri hakkındaki kanun kabul edildi.
10 Mayıs 1962 :
Asker kişiler tarafından 22-23 Şubat 1962
olayları dolayısıyla veya daha evvel bu olaylara esas teşkil edebilecek
mahiyette işlenen fiil ve hareketler için ceza kovuşturması yapılmaması
hakkındaki kanun kabul edildi. Bu kanunla Talat Aydemir ve arkadaşları
affedildiler.
22 Mayıs 1962
: CHP ile AP arasındaki 'Af" tartışması
sertleşti. İnönü, AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala'ya, "... Hükümet tebliği muvafakatiniz alınarak
yayınlandı. Şimdi bundan haberiniz yokmuş gibi konuşuyorsunuz."
dedi.
27 Mayıs 1962
: İstanbul Küçükçekmece'de atom reaktörü hizmete
girdi.
30 Mayıs 1962
: İnönü, AP'nin af
ile ilgili tutumu üzerine istifa etti. CHP-AP Koalisyonu
çekildi.
2 Haziran 1962
: İnönü, yeniden kabineyi kurmakla
görevlendirildi. Çok çetin geçen görüşmelerden sonra CHP-YTP-CKMP Koalisyonu
kuruldu.
15 Haziran 1962
: CKMP'den ayrılan
Osman Bölükbaşı, Millet Partisi'ni kurdu. CKMP'den ayrılan 29 Milletvekili ve senatör'de MP'ye katıldı.
25 Haziran 1962
: 9. İnönü Kabinesi (2. Koalisyon Hükümeti)
134 red, 4 çekimser oya karşın 259 oyla güvenoyu
aldı.
24 Temmuz 1962
: Türkiye, Müşterek Pazar'a ortak üye kabul
edildi.
26 Ağustos 1962
: ABD Başkan Yardımcısı Lindon B. Johnson (daha sonra
Başkan seçildi) Türkiye'yi ziyaret etti.
3 Eylül 1962
: 'Eminsular'
Ankara'da miting yaptılar. (bakınız: 03.08.1960)
5 Eylül 1962 :
Iğdır ve dolaylarında deprem
oldu.
1 Ekim 1962 :
Müebbet hapis cezasına çarptırılan DP Eski
Bolu Milletvekili Reşat Akşemsettinoğlu, hapisten
kaçarak Yunanistan'a sığındı.
2 Ekim 1962
: Ankara'da nümayişler oldu. Başbakan İnönü
meydana gelen olaylar üzerine yaptığı konuşmada: "... Esef verici hadiseler
olmuştur. Bunların büyük sorumluluğu hükümete aittir... Fakat bunlar hükümetin
icraatları değildir. Görevimizi ifa etmeye mecburuz. Emniyeti temin edeceğimize
güveniyoruz. Vatandaşlara ilan ediyorum ki, bu türlü tecavüzlerin hiçbir faydası
yoktur. Olaylara hakimim, hiçbir şey olmayacaktır." dedi.
11 Ekim 1962
: TBMM'de müşterek beyanname yayınlandı: "...
27 Mayıs Milli bir devrimdir. Büyük Meclis'in mensupları bizler, bir bütün
halinde bu meşru temele yönelecek her tecavüzü birlikte karşılamaya azimli ve
kararlıyız."
16 Ekim 1962
: İhtilal sonrasında, Anayasa'yı ihlal
suçundan Yüksek Adalet Divanı'nca mahkum edilenlerin cezalarının kısmen affı
hakkındaki kanun kabul edildi. Kayseri Cezaevi'nde 57 Yassıada mahkumu kaldı.
23 Ekim 1962 :
ABD, SSCB'nin Küba'yı bir nükleer üs haline
getirmesini engellemek için adayı abluka altına aldı. Türkiye'de ve çeşitli
Devletler'de protesto gösterileri düzenlendi. Başbakan
İnönü: "Buhranı Türkiye'ye sıçratmak için gayretler var... "
dedi.
22 Kasım 1962
: Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios Türkiye'ye resmi bir ziyarette
bulundu.
2 Aralık 1962
: Adalet Partisi'nin 1. Büyük Kongresi
yapıldı. Ragıp Gümüşpala
yeniden Genel Başkanlığa seçildi.
3 Aralık 1962 :
Üst rütbeli 11 hava subayı görevinden
alındı.
7 Aralık 1962
: CHP'de huzursuzluk iyice su yüzüne çıktı.
Kasım Gülek, Nihat Erim ve Avni Doğan partiden ihraç edildiler.
14 Aralık 1962
: 16. CHP Kurultayı toplandı. İsmet İnönü
yeniden Genel Başkan seçildi.
19 Aralık 1962
: Milli Güvenlik Kurulu kurulmasına dair kanun
kabul edildi.
3 Ocak 1963
: Kıbrıs'ta Türk
Belediyelerinin lağvedilmeleri üzerine Hükümet, Cumhurbaşkanı Makarios'a sert bir nota verdi.
1 Şubat 1963
: Ankara üzerinde
çarpışan iki uçak şehre düştü, 87 kişi öldü.
12 Mart 1963
: Adalet Bakanlığı,
Celal Bayar'ın sağlık durumu ili ilgili olarak bir bildiri
yayınladı.
13 Mart 1963
: İnönü: "... Bayar
için, Hükümet olarak bir şey düşünmek, yetkimiz dışındadır. Mesele, sıhhi
durumu, muayeneye arz edilmiş bir hükümlünün göreceği
işlemdir."
19 Mart 1963 :
İnönü, yaptığı
basın toplantısında, bir soru üzerine: "... Hükümet zemin müsait olduğunda
siyasi bir af çıkarmakta kararlıdır." dedi.
22 Mart 1963 :
Celal Bayar,
Kayseri Cezaevi'nden geçici olarak tahliye edildi.
24 Mart 1963
: 27 Mayıs'a karşı
yapılan protesto ve gösterileri protesto etmek için Ankara'da gösteriler
düzenlendi.
25 Mart 1963
: Ankara, İstanbul
ve çeşitli şehirlerde gösteriler yapıldı. 27 Mayıs'a karşı tutum
kınanıyor.
27 Mart 1963
: Ankara'da Adalet
Partisi Genel Merkezi tahrip edildi.
28 Mart 1963
: Celal Bayar
tekrar tutuklandı.
6 Nisan 1963
: Başbakan İnönü
konuştu: "... On beş günlük olayların siyasi hayatımıza ne dersler öğrettiğini
gelecekte göreceğiz, partilerin derlenme, toplanmaktaki gayretlerinin ciddiyet
derecesine bu devrede şahit olacağız."
11 Nisan 1963
: 27 Mayıs günü
kutlanmak üzere, 'Hürriyet ve Anayasa Bayramı' kabul
edildi.
21 Nisan 1963
: 'Genç Kemalistler
Ordusu' adlı bir örgüte bağlı beş subay tutuklandı.
20 Mayıs 1963
: Talat Aydemir,
ikinci defa ihtilal teşebbüsünde bulundu. Talat Aydemir ile birlikte 103 kişi
tutuklandı.
21 Mayıs 1963
: Ankara, İzmir ve
İstanbul'da sıkıyönetim ilan edildi. Başbakan İnönü Cumhuriyet Senatosu'nda 20
Mayıs gecesi olan olaylar hakkında açıklama yaptı: "... Türk Silahlı Kuvvetleri,
Anayasa'yı Milletle beraber her türlü tecavüzden koruyacaktır."
dedi.
3 Haziran 1963
: Ankara'da 3
mahkeme kuruldu.
7 Haziran 1963
: İhtilal
sanıklarının, Ankara Mamak Askeri Mahkemesi'nde yargılanmalarına
başlandı.
11 Haziran 1963
: Kabine'den CKMP'li üç Bakan çekildi.
13 Haziran 1963
: 1459 Harp Okulu
öğrencisinin duruşması Ankara'da başladı. (İhtilal teşebbüsü ile ilgili
olarak.)
28 Haziran 1963
: Komünist
oldukları gerekçesiyle 12 kişi tutuklandı.
2 Temmuz 1963 :
Turizm ve Tanıtma
Bakanlığı kuruluş kanunu kabul edildi.
15 Temmuz 1963 :
Grev ve Lokavt
kanunu kabul edildi.
-
Sendikalar kanunu kabul edildi.
17 Temmuz 1963
: Türkiye Bilimsel
ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) kuruldu.
5 Eylül 1963
: 20 Mayıs ihtilal
teşebbüsüne katılanlar için Mamak Askeri Mahkemesi kararını açıkladı. Talat
Aydemir ile birlikte 7 kişi ölüm cezasına, 29 kişi ise müebbet hapse mahkum
oldu.
11 Eylül 1963
: 2 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde Harp Okulu Öğrencilerinin
yargılanması tamamlandı. 75 öğrenci çeşitli cezalara çarptırıldı, 1384 öğrenci
beraat etti.
18 Eylül 1963
: İstanbul'da
deprem, Çemberlitaş ve civarında hasar
var.
3 Ekim 1963
: Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Tümgeneral Refet Bele (Doğumu:1881)
öldü.
11 Ekim 1963
: Anayasa
Mahkemesi, DP İktidarı zamanında çıkartılan 'CHP'ye ait malların hazineye
devrine' ait kanunu iptal etti.
17 Ekim 1963
: Sıkıyönetim,
Ankara ve İstanbul'da iki ay daha uzatıldı.
31 Ekim 1963
: 2. Talat Aydemir
darbe teşebbüsünden dolayı ölüm cezası alanlardan; Talat Aydemir, Fethi Gürcan,
Osman Deniz ve Erol Dinçer'in cezaları
onaylandı.
17 Kasım 1963
: Mahalli seçimler
yapıldı. 42 İlde AP, 23 İlde CHP kazandı.
23 Kasım 1963
: ABD Başkanı John
F. Kennedy, bir suikast sonucu öldürüldü.
24 Kasım 1963
: Başbakan İnönü,
Kennedy'nin cenaze töreninde bulunmak için Amerika'ya
gitti.
27 Kasım 1963
: Başbakan
İnönü'nün Amerika'da bulunduğu sırada Yeni Türkiye Partisi, Koalisyondan çekilme
kararı aldı.
30 Kasım 1963
: Kıbrıs
Anayasası'nda değişiklik yapılması için Cumhurbaşkanı Makorios Türk Hükümeti'ne muhtıra
verdi.
2 Aralık 1963
: Başbakan İnönü
yurda döndü. İstifasını Cumhurbaşkanı'na sundu. "... Koalisyonun dağıldığı
hakkındaki haberi, Amerika'da herkesle beraber duydum..."
- Karadeniz
Teknik Üniversitesi Trabzon'da açıldı.
14 Aralık 1963
: İnönü Hükümeti
kurmakla tekrar görevlendirildi.
21 Aralık 1963
: Kıbrıs'ta
Türklere yönelik sistemli saldırılar iyice arttı. Her Hükümet bunalımında
saldırılar dahada yoğunlaşmaya
başlıyor.
23 Aralık 1963
: Kıbrıs'ta 3 Türk
EOKA'cılar tarafından şehit
edildi.
24 Aralık 1963
: Türk Jetleri
Kıbrıs üzerinde uçtular. Rumlara karşı ilk uyarı yapıldı.
- Başbakan
İnönü, TBMM'inde konuştu: "Bugün Türk uçakları
Kıbrıs'taki mücadele meydanlarına gitmişler, görünmüşler ve ilk ihtarı
yapmışlardır.
Biz her meselede, iç hayatımızda olduğu gibi dış münasebetlerde de kanun nizamına bağlı olan bir devlet ve milletiz. Kanun nizamı haricinde bir muamele ve tecavüz yapmak isteyenlere karşı kuvvetlerimiz, irademiz sarsılmaz bir surette tesir gösterecektir."
Biz her meselede, iç hayatımızda olduğu gibi dış münasebetlerde de kanun nizamına bağlı olan bir devlet ve milletiz. Kanun nizamı haricinde bir muamele ve tecavüz yapmak isteyenlere karşı kuvvetlerimiz, irademiz sarsılmaz bir surette tesir gösterecektir."
24 Aralık 1963
: Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu (TRT) kanunu kabul edildi.
25 Aralık 1963
: İnönü,
Bağımsızlar ile birlikte 10. Kabinesi'ni kurdu.
27 Aralık 1963 :
Yurdun çeşitli
yerlerinde Kıbrıs için mitingler yapıldı.
28 Aralık 1963
: Kıbrıs'tan
aralarında 2 kadın ve 3 çocuğunda bulunduğu 23 yaralı uçakla Ankara'ya
getirildi.
29 Aralık 1963
: İnönü, Kıbrıs'tan
getirilen yaralıları hastanede ziyaret etti.
30 Aralık 1963 :
Kıbrıs buhranı
bütün şiddetiyle sürüyor. Gazetecilerin İnönü'ye yönelttikleri; "Çizmenizi ne
zaman giyeceksiniz?" sorusuna karşılık İnönü: " Çizmem yok, aklım var!.."
dedi.
4 Ocak 1964
: İnönü'nün 10. ve
son kabinesi 175'e karşı 225 oyla güvenoyu aldı. Kabinede 3 Bağımsız
Milletvekili bulunuyordu. Ferit Melen, Maliye Bakanlığı; Bülent Ecevit ise
Çalışma Bakanlığı görevlerine getirildi.
9 Ocak 1964
: Ünlü yazar Halide
Edip Adıvar (Doğumu:1884) öldü.
15 Ocak 1964
: Kıbrıs Konferansı
Londra'da başladı.
23 Ocak 1964
: Kıbrıs'ta
Bayraktar Camii tekrar bombalandı. EOKA saldırıları bütün hızıyla devam
ediyor.
31 Ocak 1964
: Londra'da
toplanan Kıbrıs Konferansı başarısızlıkla dağıldı.
6 Şubat 1964
: Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Albay Şefik Aker (Doğumu:1877)
öldü.
12 Şubat 1964
: Kıbrıs'ta
Türklere yönelik kanlı saldırılar oldu.
15 Şubat 1964
: Kıbrıs
Konferansı'nın başarısız olması üzerine, İngiltere, Birleşmiş Milletlere
başvurdu.
21 Şubat 1964
: Başbakan İsmet
İnönü'ye, Mesut Suna adlı bir kişi tarafından suikast teşebbüsünde
bulunuldu.
4 Mart 1964
: Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi 'beşli planı' kabul etti. Kıbrıs'a üç ay için
milletlerarası barış kuvveti gönderilmesine karar verildi.
12 Mart 1964
: Kıbrıs'a müdahale
için garantör devletlere 48 saat süre verdik. İnönü: "... Ültimatom verdim. Bir
reaksiyon göstermezse çıkartma yapacağım... Sabrediyoruz."
16 Mart 1964 :
TBMM, Kıbrıs'a
gerektiğinde müdahalede bulunmak için İnönü Hükümetine yetki verdi. Oylamaya
katılan 495 üyeden, 4'ü çekimser, 6'sı red, 485'i
olumlu oy kullandı.
7 Nisan 1964
: Başbakan İnönü,
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios'a mektup gönderdi.
Türklere yönelik saldırılar devam ediyor.
27 Nisan 1964
: Ankara'da 2.
Çubuk Barajı hizmete açıldı.
5 Mayıs 1964 :
TBMM'de, Kıbrıs
politikası üzerine yapılan genel görüşmede İnönü: "... Kıbrıs'taki Türkleri hür
yaşatmak şeref görevimizdir... Aksi bir hal çaresine bizi razı etmeye kimsenin
gücü yetmeyecektir." dedi.
7 Mayıs 1964
: Türk Karasuları 6
deniz miline çıkartıldı.
3 Haziran 1964
: Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Orgeneral Kazım Orbay (Doğumu:1887)
öldü.
5 Haziran 1964
: Türk Hükümeti'nin
Kıbrıs'a müdahale kararı üzerine ABD Başkanı Lindon B.
Johnson'ın muhtemel Sovyet müdahalesine ve Amerikan
yardımından alınan silahların kullanılmasının kabul edilemeyeceğine dair
mektubu: (Bu mektup 13.01.1966 tarihli Senato kararıyla kamuoyuna
açıklanmıştır.)
"Sayın Bay Başkan,
Türkiye Hükümetinin, Kıbrıs'ın bir kısmını askeri kuvvetle işgal etmek üzere müdahalede bulunmağa karar vermeyi tasarladığı hakkında aldığım haber beni ciddi surette endişeye sevk etmektedir. En dostane ve açık şekilde belirtmek isterim ki, geniş çapta neticeler doğurabilecek böyle bir hareketin Türkiye tarafından takip edilmesini, Hükümetinizin bizimle evvelden tam bir istişarede bulunmak hususundaki taahhüdü ile kabili telif addetmiyorum...
Yıllar boyunca Türkiye'yi en sağlam şekilde desteklediğini ispat etmiş olan Amerika gibi bir müttefikine, bu şekilde sonuçları olan tek taraflı bir kararla karşı karşıya bırakılmasının Hükümetiniz bakımından doğru olduğuna hakikaten inanıp inanmadığınızı sizden sorarım. Binaenaleyh, böyle bir harekete girişmeden önce ABD ile tam bir istişarede bulunmak sorumluluğunu kabul etmenizi özellikle rica etmek zorundayım.
1960 tarihli Garanti Antlaşması uyarınca böyle bir müdahalenin caiz olduğu kanaatinde bulunduğunuz intibaındayım. Bununla beraber, Türkiye'nin tasarladığı müdahalenin, Garanti Antlaşması tarafından açıklıkla önlenen bir çözüm sureti olan bölüşmeyi gerçekleştirme gayesine matuf olacağı yolundaki anlayışımıza dikkatinizi çekmek zorundayım. Ayrıca, söz konusu Antlaşma teminatçı Devletler arasında istişareyi gerektirmektedir. Birleşik Amerika, bu durumda bütün istişare imkanlarının hiç bir şekilde tüketilmediği ve dolayısıyla, tek taraflı harekete geçme hakkında da henüz kabili istimal olmadığı kanaatindedir.
Diğer yönden, Bay Başkan, NATO vecibelerine de dikkatinizi çekmek zorundayım. Kıbrıs'a vaki olacak Türk müdahalesinin, Türk-Yunan kuvvetleri arasında silahlı bir çatışmaya sürükleneceği hususunda zihninizde en ufak bir tereddüt olmamalıdır. Dışişleri Bakanı Rusk, La Haye'de yapılan son NATO Bakanlar Konseyi toplantısında Türkiye ile Yunanistan arasında bir savaşın kelimenin tam anlamıyla düşünülemez olarak telakki edilmesi gerektiğini beyan etmişti. NATO'ya katılmak, esas icabı olarak, NATO memleketlerinin birbirleriyle savaş yapmayacaklarını kabul etmek demektir. Almanya ve Fransa, NATO'da müttefik olmakla yüz yıllık kin ve düşmanlıklarını gömmüşlerdir. Aynı şeyin Yunanistan ile Türkiye'den de beklenmesi gerekir. Ayrıca, Türkiye tarafından Kıbrıs'a yapılacak askeri bir müdahale Sovyetler Birliği’nin konuya doğrudan doğruya karışmasına yol açabilir. NATO müttefiklerimizin tam rıza ve muvafakatleri olmadan Türkiye'nin girişeceği bir hareket sonucunda ortaya çıkacak bir Sovyet müdahalesine karşı Türkiye'yi korumak mükellefiyetleri olup olmadığını müzakere etmek fırsatını bulmamış olduklarını takdir buyuracağınız kanaatindeyim.
Diğer yönden, Bay Başkan, bir Birleşmiş Milletler üyesi olan Türkiye'nin vecibeleri dolayısıyla da endişe duymaktayım. BM, Ada'da barışı korumak için kuvvet temin etmiştir. Bu kuvvetlerin görevi zor olmuştur. Fakat, geçen son birkaç hafta içinde, Ada'daki şiddet hareketlerinin azaltılmasında tedrici bir şekilde muvaffak olmuşlardır. BM arabulucusu henüz işini bitirmemiştir. Hiç şüphem yok ki, BM üyelerinin çoğunluğu, BM gayretlerini baltalayacak olan ve bu zor meseleye BM tarafından makul ve barışçıl bir hal tarzı bulunmasına yardım edebilecek her hangi bir ümidi yıkacak olan Türkiye'nin tek yönlü hareketinde en sert bir şekilde tepki gösterecektir.
Aynı zamanda, Bay Başkan, askeri yardım alanında Türkiye ve ABD arasında mevcut iki taraflı anlaşmaya dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye ile aramızda mevcut 1947 tarihli antlaşmanın 4. Maddesi mucibince, askeri yardımın, veriliş maksatlarından başka amaçlarla kullanılmaması için Hükümetinizin, ABD'nin muvafakatini alması gerekmektedir. Hükümetinizin bu şartı tamamen anlamış bulunduğunu muhtelif vesilelerle Birleşik Devletlere bildirmiştir. Mevcut şartlar altında Türkiye'nin Kıbrıs'a yapacağı bir müdahalede Amerika tarafından temin edilmiş olan askeri malzemenin kullanılmasına ABD'nin muvafakat edemeyeceğine size bütün samimiyetimle ifade etmek isterim.
...
Sözlerimi pek fazla sert bulabilir ve bizim, Kıbrıs meselesinde Türkiye'nin ilgisine karşı bigane (yabancı) olduğumuzu düşünebilirsiniz, durumun böyle olmadığını, size temin etmek isterim...Türkiye ile olan ilişkilerimize çok büyük bir değer veriyoruz... Siz ve biz, komünist dünyasının ihtiraslarına karşı koymak üzere birlikte dövüştük. Bu dayanışma bizim için büyük bir mana taşımaktadır... Kıbrıs’la ilgili olarak, Türk cemaatini tehlikeye maruz bırakacak herhangi bir çözüm yolunu desteklemeyi düşünmüyoruz. Nihai bir çözüm yolu bulamadık, zira bunun dünyadaki en girift meselelerden biri olduğu aşikardır...
Nihayet Bay Başkan, en ciddi meseleyi; savaş mı?, barış mı? konusunu vazetmiş bulunuyoruz. Bu konular Türkiye ve Birleşik Amerika arasındaki iki taraflı ilişkilerin çok ötesine giden meselelerdir. Bunlar, sadece Türkiye ve Yunanistan arasında bir savaşı muhakkak olarak doğurmakla kalmayacak, fakat Kıbrıs'a tek taraflı bir müdahalenin doğuracağı, önceden kestirilemeyen sonuçlar nedeniyle, daha geniş çapta çatışmalara yol açabilecektir.
... En dostane şekilde size şunu bildirmek isterim ki, bizimle yeniden ve en geniş ölçüde istişare etmeksizin böyle bir harekete tevessül etmeyeceğinize dair bana teminat vermediğiniz takdirde konunun gizli tutulması hususunda ki talebinizi kabul edemeyecek ve NATO Konseyi ile BM Güvenlik Konseyi'nin acele olarak toplantıya çağrılmasını istemek mecburiyetinde kalacağım.
....
Hürmetlerimle"
"Sayın Bay Başkan,
Türkiye Hükümetinin, Kıbrıs'ın bir kısmını askeri kuvvetle işgal etmek üzere müdahalede bulunmağa karar vermeyi tasarladığı hakkında aldığım haber beni ciddi surette endişeye sevk etmektedir. En dostane ve açık şekilde belirtmek isterim ki, geniş çapta neticeler doğurabilecek böyle bir hareketin Türkiye tarafından takip edilmesini, Hükümetinizin bizimle evvelden tam bir istişarede bulunmak hususundaki taahhüdü ile kabili telif addetmiyorum...
Yıllar boyunca Türkiye'yi en sağlam şekilde desteklediğini ispat etmiş olan Amerika gibi bir müttefikine, bu şekilde sonuçları olan tek taraflı bir kararla karşı karşıya bırakılmasının Hükümetiniz bakımından doğru olduğuna hakikaten inanıp inanmadığınızı sizden sorarım. Binaenaleyh, böyle bir harekete girişmeden önce ABD ile tam bir istişarede bulunmak sorumluluğunu kabul etmenizi özellikle rica etmek zorundayım.
1960 tarihli Garanti Antlaşması uyarınca böyle bir müdahalenin caiz olduğu kanaatinde bulunduğunuz intibaındayım. Bununla beraber, Türkiye'nin tasarladığı müdahalenin, Garanti Antlaşması tarafından açıklıkla önlenen bir çözüm sureti olan bölüşmeyi gerçekleştirme gayesine matuf olacağı yolundaki anlayışımıza dikkatinizi çekmek zorundayım. Ayrıca, söz konusu Antlaşma teminatçı Devletler arasında istişareyi gerektirmektedir. Birleşik Amerika, bu durumda bütün istişare imkanlarının hiç bir şekilde tüketilmediği ve dolayısıyla, tek taraflı harekete geçme hakkında da henüz kabili istimal olmadığı kanaatindedir.
Diğer yönden, Bay Başkan, NATO vecibelerine de dikkatinizi çekmek zorundayım. Kıbrıs'a vaki olacak Türk müdahalesinin, Türk-Yunan kuvvetleri arasında silahlı bir çatışmaya sürükleneceği hususunda zihninizde en ufak bir tereddüt olmamalıdır. Dışişleri Bakanı Rusk, La Haye'de yapılan son NATO Bakanlar Konseyi toplantısında Türkiye ile Yunanistan arasında bir savaşın kelimenin tam anlamıyla düşünülemez olarak telakki edilmesi gerektiğini beyan etmişti. NATO'ya katılmak, esas icabı olarak, NATO memleketlerinin birbirleriyle savaş yapmayacaklarını kabul etmek demektir. Almanya ve Fransa, NATO'da müttefik olmakla yüz yıllık kin ve düşmanlıklarını gömmüşlerdir. Aynı şeyin Yunanistan ile Türkiye'den de beklenmesi gerekir. Ayrıca, Türkiye tarafından Kıbrıs'a yapılacak askeri bir müdahale Sovyetler Birliği’nin konuya doğrudan doğruya karışmasına yol açabilir. NATO müttefiklerimizin tam rıza ve muvafakatleri olmadan Türkiye'nin girişeceği bir hareket sonucunda ortaya çıkacak bir Sovyet müdahalesine karşı Türkiye'yi korumak mükellefiyetleri olup olmadığını müzakere etmek fırsatını bulmamış olduklarını takdir buyuracağınız kanaatindeyim.
Diğer yönden, Bay Başkan, bir Birleşmiş Milletler üyesi olan Türkiye'nin vecibeleri dolayısıyla da endişe duymaktayım. BM, Ada'da barışı korumak için kuvvet temin etmiştir. Bu kuvvetlerin görevi zor olmuştur. Fakat, geçen son birkaç hafta içinde, Ada'daki şiddet hareketlerinin azaltılmasında tedrici bir şekilde muvaffak olmuşlardır. BM arabulucusu henüz işini bitirmemiştir. Hiç şüphem yok ki, BM üyelerinin çoğunluğu, BM gayretlerini baltalayacak olan ve bu zor meseleye BM tarafından makul ve barışçıl bir hal tarzı bulunmasına yardım edebilecek her hangi bir ümidi yıkacak olan Türkiye'nin tek yönlü hareketinde en sert bir şekilde tepki gösterecektir.
Aynı zamanda, Bay Başkan, askeri yardım alanında Türkiye ve ABD arasında mevcut iki taraflı anlaşmaya dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye ile aramızda mevcut 1947 tarihli antlaşmanın 4. Maddesi mucibince, askeri yardımın, veriliş maksatlarından başka amaçlarla kullanılmaması için Hükümetinizin, ABD'nin muvafakatini alması gerekmektedir. Hükümetinizin bu şartı tamamen anlamış bulunduğunu muhtelif vesilelerle Birleşik Devletlere bildirmiştir. Mevcut şartlar altında Türkiye'nin Kıbrıs'a yapacağı bir müdahalede Amerika tarafından temin edilmiş olan askeri malzemenin kullanılmasına ABD'nin muvafakat edemeyeceğine size bütün samimiyetimle ifade etmek isterim.
...
Sözlerimi pek fazla sert bulabilir ve bizim, Kıbrıs meselesinde Türkiye'nin ilgisine karşı bigane (yabancı) olduğumuzu düşünebilirsiniz, durumun böyle olmadığını, size temin etmek isterim...Türkiye ile olan ilişkilerimize çok büyük bir değer veriyoruz... Siz ve biz, komünist dünyasının ihtiraslarına karşı koymak üzere birlikte dövüştük. Bu dayanışma bizim için büyük bir mana taşımaktadır... Kıbrıs’la ilgili olarak, Türk cemaatini tehlikeye maruz bırakacak herhangi bir çözüm yolunu desteklemeyi düşünmüyoruz. Nihai bir çözüm yolu bulamadık, zira bunun dünyadaki en girift meselelerden biri olduğu aşikardır...
Nihayet Bay Başkan, en ciddi meseleyi; savaş mı?, barış mı? konusunu vazetmiş bulunuyoruz. Bu konular Türkiye ve Birleşik Amerika arasındaki iki taraflı ilişkilerin çok ötesine giden meselelerdir. Bunlar, sadece Türkiye ve Yunanistan arasında bir savaşı muhakkak olarak doğurmakla kalmayacak, fakat Kıbrıs'a tek taraflı bir müdahalenin doğuracağı, önceden kestirilemeyen sonuçlar nedeniyle, daha geniş çapta çatışmalara yol açabilecektir.
... En dostane şekilde size şunu bildirmek isterim ki, bizimle yeniden ve en geniş ölçüde istişare etmeksizin böyle bir harekete tevessül etmeyeceğinize dair bana teminat vermediğiniz takdirde konunun gizli tutulması hususunda ki talebinizi kabul edemeyecek ve NATO Konseyi ile BM Güvenlik Konseyi'nin acele olarak toplantıya çağrılmasını istemek mecburiyetinde kalacağım.
....
Hürmetlerimle"
5 Haziran 1964
: Adalet Partisi
Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala (Doğumu:1897) öldü.
7 Haziran 1964
: Senato kısmi
seçimleri yapıldı. AP:31, CHP:19, Bağımsızlar:1 senatörlük
kazandılar.
9 Haziran 1964
: Başbakan İnönü,
Başkan Johnson'ın mektubunu cevaplandırdı. (Bu mektup,
13.01.1966 tarihli Senato kararıyla kamuoyuna açıklanmıştır.)
"Sayın Bay Başkan,
Kıbrıs'ta Garanti Antlaşması gereğince ferdi hareket hakkını kullanma kararını arzunuz veçhile talik ettik (erteledik). Mesajınıza hakim olduğunu buyurduğunuz açık kalplilik ve dostluk hislerine dayanarak, ben de size cevabımda durumu ve düşündüklerimizi tam bir samimiyetle açıklamaya çalışacağım.
Bay Başkan,
Mesajınız gerek yazılış tarzı, gerek içindekiler bakımından Amerika ile ittifak münasebetlerinde daima ciddi bir dikkat göstermiş olan Türkiye gibi bir müttefikinize karşı hayal kırıcı olmuş, ittifak münasebetlerine değinen muhtelif konularda önemli görüş ayrılıkları belirtilmiştir. Gerek bu ayrılıkların, gerek mesajın genel havasının sadece çok sıkışık bir zamanda acele toplanmış muta’lara dayanarak yapılmış iyi niyetli bir teşebbüsün telaşından doğmuş hususlardan ibaret olmasını yürekten dilerim.
İlk önce Garanti Antlaşması icabı olarak Kıbrıs'a askeri müdahale zarureti görüldüğü, zamanın ABD Hükümeti ile istişare etmekte kusur ettiğimiz önemle belirtilmektedir. 1963 sonundan beri Kıbrıs'ta askeri müdahale ihtiyacı, bu sefer ile beraber dördüncü oluyor.
Başından beri Amerika ile bu konuda istişare ettik. 25 Aralık 1963'de ilk buhran patladığı vakit, Garantör Devletlerle temas ettiğimizde, derhal Amerika'yı haberdar ettik ve Amerika bize bu konuda kendisinin bir taraf teşkil etmediği cevabını verdi. Ondan sonra müdahale müzakeresini İngiltere ve Yunanistan ile yaptık ve bildiğiniz gibi, 26 Aralık 1963'te İngiliz Komutası altında üçlü bir askeri idare kuruldu. Londra Konferansı'nın ve İngiliz-Amerikan müşterek tekliflerinin Makarios'un tutumu yüzünden akamete uğraması ve Ada'da Türklere tecavüzlerin devamı dolayısıyla Şubat ayında çok buhranlı günler geçirdik ve durumun vahametinden Amerika'yı haberdar ettik.
İngiliz-Amerikan tekliflerinin reddi ile hasıl olan boşluk dolayısıyla Ada'da nizamı tesis için müdahalenin zaruretini anlattık ve her an müdahale mecburiyetinde kalacağımızı size bildirdik. Hatta sizden muayyen konular için teminatlar istedik. Bunlara olumlu cevap verdiniz. Buna rağmen bizden müdahale etmememizi istediniz ve Makarios'a BM'de lüzumlu dersin verileceğini ve Türk hak ve menfaatlerinin tamamıyla korunmasını sağlayan bir plan hazırlandığını ifade ettiniz.
Bu isteğinize uyduk, fakat BM'de arzu edilen sonuç alınamadı. Üstelik, Güvenlik Konseyi'nin kurulmasına karar verdiği, BM Kuvveti'nin kurulması bir sorun halini aldı. İşte 3. defa müdahale ihtiyacı, 4 Mart Güvenlik Konseyi kararından sonra, BM Kuvvetleri'nin teşekkül edip etmeyeceği hakikaten tereddüt uyandırdığı günlerde, Kıbrıs'taki tedhişçilerin cesareti artınca, tecavüzlerine karşı Türk cemaatini korumak için yeniden ortaya çıktı.
Fakat BM Kuvveti'nin en kısa zamanda teşkil edileceğini bize temin ederek, Güvenlik Konseyi kararından sonra müdahale yapmamamızda ısrar ettiniz. Teşebbüsümüzü tekrar tehir ederek, BM Kuvvetleri'nin görev almasını bekledik.
Sayın Başkan,
...
Son defa Kıbrıs hükümeti açıktan silahlanmaya başladı. BM'i kendi zulmünü ve anayasa dışı idaresini takviye edecek yardımcı bir vasıta gibi farz etti. BM anayasa nizamını iade ve tecavüzleri durdurmak için salahiyetlerinin ve müdahale niyetlerinin eksik olduğu aşikar bir gerçek halini almıştır. Yunan Hükümeti'nin Kıbrıs idaresini nasıl teşvik ettiğini biliyorsunuz.
Bu ahval içinde Kıbrıs'ta mezalimi durdurmak için bir müdahaleye mecbur olacağımızı Amerika'da sizin huzurunuzda konuşurken söyledik.
La Haye'de Dışişleri Bakanınıza böyle bir ihtimal için Amerika'nın bizi destekleyip desteklemeyeceğini sorduk. Bir cevap vermediniz... Her defasında sizi haberdar ettik ve sizin iyice bildiğinizi tahmin ediyordum...
Görüyorsunuz ki, tek taraflı bir kararla karşı karşıya bırakmak istidadı bizde yoktur. Bizim şikayetimiz, aylardan beri had bir surette ıstırabı içinde yaşadığımız bir meseleyi size anlatamamış olmamız ve Yunanistan'la iki müttefik arasında husule gelen haklı ve haksız durumda samimi ve ciddi bir vaziyet almamış olmamanızdandır.
Sayın Başkan,
...
Görüyorsunuz ki Türkiye, diğer teminatçı iki devletle devamlı istişare ve gerektiğinde müşterek hareket etmek imkanlarını ciddiyetle aramıştır. Bu durumda, Türkiye'nin tek başına harekete geçmeden evvel diğer teminatçı iki devlet ile istişare etmek vecibesini yerine getirmediği iddia edilebilir mi? Türkiye'ye samimiyetle ve sadakatle yerine getirdiği istişare vecibesini hatırlatmaya lüzum hisseden ABD Hükümeti'nin, imzaladığı antlaşmaları reddeden Yunanistan'a, milletlerarası hukukun temeli olan 'pacta sunt servanda' (bekanın temeli) kuralına uyması gerektiğini hatırlatması icabetmez mi?...
Sayın Başkan,
...
Mesajınızın, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesinin Ada'yı taksim gayesi ile vuku bulacağı kanaatinde olduğunuza dair ifadelerini büyük bir hayret ve derin bir üzüntü ile karşıladım...
Sizi en kesin ve açık bir surette temin etmek isterim ki, eğer Türkiye bir gün Kıbrıs'a askeri müdahale zorunluluğunda bırakılırsa bu, tamamıyla milletlerarası antlaşmaların hükümlerine uygun olarak yapılacaktır.
...
Bay Başkan,
Mesajınızda NATO taahhütlerine temas ederek, NATO müttefiklerinin birbirlerine karşı savaş açmamalarının NATO'nun ruhunu teşkil ettiğini, Kıbrıs'a bir Türk müdahalesinin Türk-Yunan savaşına yol açabileceğini ifade ediyorsunuz.
Sözlerinizin birinci bölümü ile tam beraberlik halindeyim. Fakat, NATO müttefiklerinin birbirleriyle imzaladıkları milletlerarası antlaşmalara yekdiğerinin ahdi (antlaşmaya ait) haklarına, karşılıklı vecibelerine riayet mükellefiyetleri de, ittifakın aynı derecede hayati önemde bir icabıdır. Yekdiğerine karşı ahdi vecibelerini, taahhütlerini istediği zaman reddeden devletler arasında bir ittifak tasavvur edilebilir mi?
... Türk-Yunan savaşı ancak, Yunanistan'ın Türkiye'ye tecavüz etmesi halinde olabilir. Müdahale halinde bizim düşüncemiz, teminatçı devletler sıfatıyla Yunanistan ve İngiltere'yi Kıbrıs'ta anayasa düzenini ihya amacıyla fiili işbirliğine davet etmektir. Davetimize ve ahdi taahhütlerimize rağmen Yunanistan, Türkiye'ye tecavüz ederse, meydana gelecek sonuçların sorumluluğu Türkiye'ye atfedilebilir mi? Ümit etmek isterim ki, bu hususlara Yunanistan Hükümetinin dikkatini önemle çekmiş bulunuyorsunuz.
Mesajınızın, Kıbrıs'ta girişilecek bir hareket sonucunda Sovyetlerin müdahalesine maruz kaldığı taktirde, NATO müttefiklerinin Türkiye'yi savunma yükümlülükleri konusunda tereddüt izhar eden kısmı, NATO ittifakının mahiyeti ve temel prensipleri bakımından aramızda büyük görüş farkı olduğunu intibaını vermektedir. İtiraf edeyim ki, bu bizim için büyük bir teessür ve ciddi bir endişe kaynağı olmuştur. NATO müttefiklerinin herhangi birine yapılacak tecavüz, tecavüz eden tarafından tabiatıyla daima haklı gösterilmeye çalışılacaktır. NATO'nun bünyesi, mütecavizin iddialarına kapılacak kadar zayıfsa, tedaviye muhtaç demektir.
Bizim anlayışımıza göre, Atlantik Antlaşması, üye devletlere, taarruza uğrayan üyeye derhal yardım etmek vecibesini yüklemektedir. Her üyenin takdirine bırakılmış olan husus, bu yardımın sadece mahiyet ve ölçüsüdür. Şayet diğer üyeler, Sovyet müdahalesine maruz kalan NATO üyesinin haklı olup olmadığı, müdahaleyi kendi davranışı ile tahrik edip etmediği gibi hususları tartışmaya kalkışırlar ve tartışma sonucuna göre yardım mükellefiyetleri olup olmadığının tespiti cihetine giderlerse, NATO ittifakının temel direkleri sarsılmış ve anlamı kalmamış olur.
... BM'in Ada'daki faaliyeti zulüm idaresini durduramamıştır. Son birkaç hafta içinde nispi bir sükun görülmesi ancak Rumların yeni hazırlıklarının başlangıcıdır. Kuşatılmış köyler devam ediyor. BM'in Kuvvetleri, Türkleri teskin ederken, Rumların mahsüllerini kaldırmalarını sağlıyorlar. Türklerin mahsullerini kaldırabilmeleri için Rumların sakin durmalarını temin etmiyor ve Rum tecavüzlerine seyirci kalıyorlar. Hayati ehemmiyeti haiz olan bu teferruat yüksek ıttılaınıza (mevkiinize) gelmeyebilir, ama biz, her gün bu faciaların hikayesi içinde yaşıyoruz.
Sayın Başkan,
Takip buyurduğunuz politikanın Yunanistan'da infial yaratmış olmasını bana karşı delil olarak gösteriyorsunuz. Yunanistan, Kıbrıs meselesinde antlaşmaları tamamıyla yok edinceye kadar her surette tesir etmeye çalışacak bir mizaçta ve yoldadır. Biz, müttefiklerimize haklı davalarımız için ıstıraplarımızı ve soydaşlarımızın içinde yaşadıkları trajedinin temini pek güç olan acılarını anlatamıyoruz. İnfial nümayişlerinden istifade aramamıza da mizacımız elverişli olmuyor. Sizi temin ederim ıstırabımız derindir, haklı durumumuzu anlatamıyoruz ve sizin, meseleye layık olduğu önemi verip bu meselenin bünyesinde sakladığı tehlikeleri önlemek için bütün gayretinizi ve otoritenizi kullanmanız lazım geldiğini kabul ettiremiyoruz. Fransa ile Almanya arasındaki düşmanlığın bırakılması bir örnektir. Fakat biz, bu imtihanı bütün Anadolu'yu yangın yerine çeviren mezalimden sonra Yunanlılar ile dostluk kurmak suretiyle 40 yıl evvel geniş ölçüde geçirmiş bir milletiz.
Sayın Başkan
... Kıbrıs konusu üzerine sizinle görüşmek üzere Amerika'ya gitmekten bahtiyar olacağım...
Saygılarımla"
"Sayın Bay Başkan,
Kıbrıs'ta Garanti Antlaşması gereğince ferdi hareket hakkını kullanma kararını arzunuz veçhile talik ettik (erteledik). Mesajınıza hakim olduğunu buyurduğunuz açık kalplilik ve dostluk hislerine dayanarak, ben de size cevabımda durumu ve düşündüklerimizi tam bir samimiyetle açıklamaya çalışacağım.
Bay Başkan,
Mesajınız gerek yazılış tarzı, gerek içindekiler bakımından Amerika ile ittifak münasebetlerinde daima ciddi bir dikkat göstermiş olan Türkiye gibi bir müttefikinize karşı hayal kırıcı olmuş, ittifak münasebetlerine değinen muhtelif konularda önemli görüş ayrılıkları belirtilmiştir. Gerek bu ayrılıkların, gerek mesajın genel havasının sadece çok sıkışık bir zamanda acele toplanmış muta’lara dayanarak yapılmış iyi niyetli bir teşebbüsün telaşından doğmuş hususlardan ibaret olmasını yürekten dilerim.
İlk önce Garanti Antlaşması icabı olarak Kıbrıs'a askeri müdahale zarureti görüldüğü, zamanın ABD Hükümeti ile istişare etmekte kusur ettiğimiz önemle belirtilmektedir. 1963 sonundan beri Kıbrıs'ta askeri müdahale ihtiyacı, bu sefer ile beraber dördüncü oluyor.
Başından beri Amerika ile bu konuda istişare ettik. 25 Aralık 1963'de ilk buhran patladığı vakit, Garantör Devletlerle temas ettiğimizde, derhal Amerika'yı haberdar ettik ve Amerika bize bu konuda kendisinin bir taraf teşkil etmediği cevabını verdi. Ondan sonra müdahale müzakeresini İngiltere ve Yunanistan ile yaptık ve bildiğiniz gibi, 26 Aralık 1963'te İngiliz Komutası altında üçlü bir askeri idare kuruldu. Londra Konferansı'nın ve İngiliz-Amerikan müşterek tekliflerinin Makarios'un tutumu yüzünden akamete uğraması ve Ada'da Türklere tecavüzlerin devamı dolayısıyla Şubat ayında çok buhranlı günler geçirdik ve durumun vahametinden Amerika'yı haberdar ettik.
İngiliz-Amerikan tekliflerinin reddi ile hasıl olan boşluk dolayısıyla Ada'da nizamı tesis için müdahalenin zaruretini anlattık ve her an müdahale mecburiyetinde kalacağımızı size bildirdik. Hatta sizden muayyen konular için teminatlar istedik. Bunlara olumlu cevap verdiniz. Buna rağmen bizden müdahale etmememizi istediniz ve Makarios'a BM'de lüzumlu dersin verileceğini ve Türk hak ve menfaatlerinin tamamıyla korunmasını sağlayan bir plan hazırlandığını ifade ettiniz.
Bu isteğinize uyduk, fakat BM'de arzu edilen sonuç alınamadı. Üstelik, Güvenlik Konseyi'nin kurulmasına karar verdiği, BM Kuvveti'nin kurulması bir sorun halini aldı. İşte 3. defa müdahale ihtiyacı, 4 Mart Güvenlik Konseyi kararından sonra, BM Kuvvetleri'nin teşekkül edip etmeyeceği hakikaten tereddüt uyandırdığı günlerde, Kıbrıs'taki tedhişçilerin cesareti artınca, tecavüzlerine karşı Türk cemaatini korumak için yeniden ortaya çıktı.
Fakat BM Kuvveti'nin en kısa zamanda teşkil edileceğini bize temin ederek, Güvenlik Konseyi kararından sonra müdahale yapmamamızda ısrar ettiniz. Teşebbüsümüzü tekrar tehir ederek, BM Kuvvetleri'nin görev almasını bekledik.
Sayın Başkan,
...
Son defa Kıbrıs hükümeti açıktan silahlanmaya başladı. BM'i kendi zulmünü ve anayasa dışı idaresini takviye edecek yardımcı bir vasıta gibi farz etti. BM anayasa nizamını iade ve tecavüzleri durdurmak için salahiyetlerinin ve müdahale niyetlerinin eksik olduğu aşikar bir gerçek halini almıştır. Yunan Hükümeti'nin Kıbrıs idaresini nasıl teşvik ettiğini biliyorsunuz.
Bu ahval içinde Kıbrıs'ta mezalimi durdurmak için bir müdahaleye mecbur olacağımızı Amerika'da sizin huzurunuzda konuşurken söyledik.
La Haye'de Dışişleri Bakanınıza böyle bir ihtimal için Amerika'nın bizi destekleyip desteklemeyeceğini sorduk. Bir cevap vermediniz... Her defasında sizi haberdar ettik ve sizin iyice bildiğinizi tahmin ediyordum...
Görüyorsunuz ki, tek taraflı bir kararla karşı karşıya bırakmak istidadı bizde yoktur. Bizim şikayetimiz, aylardan beri had bir surette ıstırabı içinde yaşadığımız bir meseleyi size anlatamamış olmamız ve Yunanistan'la iki müttefik arasında husule gelen haklı ve haksız durumda samimi ve ciddi bir vaziyet almamış olmamanızdandır.
Sayın Başkan,
...
Görüyorsunuz ki Türkiye, diğer teminatçı iki devletle devamlı istişare ve gerektiğinde müşterek hareket etmek imkanlarını ciddiyetle aramıştır. Bu durumda, Türkiye'nin tek başına harekete geçmeden evvel diğer teminatçı iki devlet ile istişare etmek vecibesini yerine getirmediği iddia edilebilir mi? Türkiye'ye samimiyetle ve sadakatle yerine getirdiği istişare vecibesini hatırlatmaya lüzum hisseden ABD Hükümeti'nin, imzaladığı antlaşmaları reddeden Yunanistan'a, milletlerarası hukukun temeli olan 'pacta sunt servanda' (bekanın temeli) kuralına uyması gerektiğini hatırlatması icabetmez mi?...
Sayın Başkan,
...
Mesajınızın, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesinin Ada'yı taksim gayesi ile vuku bulacağı kanaatinde olduğunuza dair ifadelerini büyük bir hayret ve derin bir üzüntü ile karşıladım...
Sizi en kesin ve açık bir surette temin etmek isterim ki, eğer Türkiye bir gün Kıbrıs'a askeri müdahale zorunluluğunda bırakılırsa bu, tamamıyla milletlerarası antlaşmaların hükümlerine uygun olarak yapılacaktır.
...
Bay Başkan,
Mesajınızda NATO taahhütlerine temas ederek, NATO müttefiklerinin birbirlerine karşı savaş açmamalarının NATO'nun ruhunu teşkil ettiğini, Kıbrıs'a bir Türk müdahalesinin Türk-Yunan savaşına yol açabileceğini ifade ediyorsunuz.
Sözlerinizin birinci bölümü ile tam beraberlik halindeyim. Fakat, NATO müttefiklerinin birbirleriyle imzaladıkları milletlerarası antlaşmalara yekdiğerinin ahdi (antlaşmaya ait) haklarına, karşılıklı vecibelerine riayet mükellefiyetleri de, ittifakın aynı derecede hayati önemde bir icabıdır. Yekdiğerine karşı ahdi vecibelerini, taahhütlerini istediği zaman reddeden devletler arasında bir ittifak tasavvur edilebilir mi?
... Türk-Yunan savaşı ancak, Yunanistan'ın Türkiye'ye tecavüz etmesi halinde olabilir. Müdahale halinde bizim düşüncemiz, teminatçı devletler sıfatıyla Yunanistan ve İngiltere'yi Kıbrıs'ta anayasa düzenini ihya amacıyla fiili işbirliğine davet etmektir. Davetimize ve ahdi taahhütlerimize rağmen Yunanistan, Türkiye'ye tecavüz ederse, meydana gelecek sonuçların sorumluluğu Türkiye'ye atfedilebilir mi? Ümit etmek isterim ki, bu hususlara Yunanistan Hükümetinin dikkatini önemle çekmiş bulunuyorsunuz.
Mesajınızın, Kıbrıs'ta girişilecek bir hareket sonucunda Sovyetlerin müdahalesine maruz kaldığı taktirde, NATO müttefiklerinin Türkiye'yi savunma yükümlülükleri konusunda tereddüt izhar eden kısmı, NATO ittifakının mahiyeti ve temel prensipleri bakımından aramızda büyük görüş farkı olduğunu intibaını vermektedir. İtiraf edeyim ki, bu bizim için büyük bir teessür ve ciddi bir endişe kaynağı olmuştur. NATO müttefiklerinin herhangi birine yapılacak tecavüz, tecavüz eden tarafından tabiatıyla daima haklı gösterilmeye çalışılacaktır. NATO'nun bünyesi, mütecavizin iddialarına kapılacak kadar zayıfsa, tedaviye muhtaç demektir.
Bizim anlayışımıza göre, Atlantik Antlaşması, üye devletlere, taarruza uğrayan üyeye derhal yardım etmek vecibesini yüklemektedir. Her üyenin takdirine bırakılmış olan husus, bu yardımın sadece mahiyet ve ölçüsüdür. Şayet diğer üyeler, Sovyet müdahalesine maruz kalan NATO üyesinin haklı olup olmadığı, müdahaleyi kendi davranışı ile tahrik edip etmediği gibi hususları tartışmaya kalkışırlar ve tartışma sonucuna göre yardım mükellefiyetleri olup olmadığının tespiti cihetine giderlerse, NATO ittifakının temel direkleri sarsılmış ve anlamı kalmamış olur.
... BM'in Ada'daki faaliyeti zulüm idaresini durduramamıştır. Son birkaç hafta içinde nispi bir sükun görülmesi ancak Rumların yeni hazırlıklarının başlangıcıdır. Kuşatılmış köyler devam ediyor. BM'in Kuvvetleri, Türkleri teskin ederken, Rumların mahsüllerini kaldırmalarını sağlıyorlar. Türklerin mahsullerini kaldırabilmeleri için Rumların sakin durmalarını temin etmiyor ve Rum tecavüzlerine seyirci kalıyorlar. Hayati ehemmiyeti haiz olan bu teferruat yüksek ıttılaınıza (mevkiinize) gelmeyebilir, ama biz, her gün bu faciaların hikayesi içinde yaşıyoruz.
Sayın Başkan,
Takip buyurduğunuz politikanın Yunanistan'da infial yaratmış olmasını bana karşı delil olarak gösteriyorsunuz. Yunanistan, Kıbrıs meselesinde antlaşmaları tamamıyla yok edinceye kadar her surette tesir etmeye çalışacak bir mizaçta ve yoldadır. Biz, müttefiklerimize haklı davalarımız için ıstıraplarımızı ve soydaşlarımızın içinde yaşadıkları trajedinin temini pek güç olan acılarını anlatamıyoruz. İnfial nümayişlerinden istifade aramamıza da mizacımız elverişli olmuyor. Sizi temin ederim ıstırabımız derindir, haklı durumumuzu anlatamıyoruz ve sizin, meseleye layık olduğu önemi verip bu meselenin bünyesinde sakladığı tehlikeleri önlemek için bütün gayretinizi ve otoritenizi kullanmanız lazım geldiğini kabul ettiremiyoruz. Fransa ile Almanya arasındaki düşmanlığın bırakılması bir örnektir. Fakat biz, bu imtihanı bütün Anadolu'yu yangın yerine çeviren mezalimden sonra Yunanlılar ile dostluk kurmak suretiyle 40 yıl evvel geniş ölçüde geçirmiş bir milletiz.
Sayın Başkan
... Kıbrıs konusu üzerine sizinle görüşmek üzere Amerika'ya gitmekten bahtiyar olacağım...
Saygılarımla"
19 Haziran 1964
: Başkan Johnson'ın davetiyle Amerika'ya hareket etmeden önce
Hükümetin Kıbrıs politikası ile ilgili olarak güvenoyu isteyen İnönü, 194
aleyhte ve 2 çekimser oya karşın 200 lehte oy aldı.
- Ankara ve
İstanbul'da sıkıyönetim 1 ay daha uzatıldı.
21 Haziran 1964
: Başbakan İnönü,
ABD Başkanı Johnson'ın özel uçağı ile Amerika'ya
hareket etti.
23 Haziran 1964
: Talat Aydemir ve
Fethi Gürcan haklarındaki ölüm cezalarının yerine getirilmesine, Osman Deniz ve
Erol Dinçer haklarındaki ölüm cezalarının ise yerine
getirilmemesine dair kanun kabul edildi.
24 Haziran 1964
: İnönü,
Washington'dan ayrılırken açıklama yaptı: "Meselenin güçlüklerini saklamak
istemiyoruz. Fakat Amerikalılar ile birlikte dün vardığımız netice, bu
güçlüklerin hallini kolaylaştıracaktır.... Savaş tehlikesi devam ediyor!.. Enosisi kabul ederiz, şu şartla ki Ada'nın bir kısmı
Türkiye'ye bir kısmı Yunanistan'a verilsin."
27 Haziran 1964
: Fethi Gürcan idam
edildi.
1 Temmuz 1964 :
İnönü, Amerika
dönüşü Fransa'ya da uğrayarak General de Gaulle ile
görüştü. Türkiye'nin Kıbrıs politikasını anlattı.
2 Temmuz 1964
: İnönü yurda
döndü. Basın mensuplarına: "İyi bir netice ile yurda geldim..."
dedi.
5 Temmuz 1964
: 20 Mayıs darbe
girişiminin başı Albay Talat Aydemir idam edildi.
16 Temmuz 1964
: Kıbrıs'ta Rumlar,
Girne (St. Hilarion)
Kalesini zorlamaya başladılar. Kıbrıs yeniden kana bulandı. Türklere yönelik
şiddetli saldırılar yapılıyor.
- Hamidiye kahramanı, Cumhuriyet'in ilk Başbakanlarından Rauf
Orbay (Doğumu:1881) öldü.
7 Ağustos 1964
: Türk Hava
Kuvvetlerine bağlı jetler, Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşu
yaptı.
8 Ağustos 1964
: Kıbrıs'ta Rumlar
saldırılarını ve katliamlarını artırınca, jetlerimiz Kıbrıs üzerinde uçmaya ve
askeri hedefleri bombalamaya başladı. Bir uçağımız düştü, pilot Yüzbaşı Cengiz Topel şehit
oldu.
10 Ağustos 1964
: Sovyetler Birliği
Başkanı Nikita Kruşçef,
Başbakan İnönü'ye mesaj göndererek itidal tavsiye etti.
27 Ağustos 1964
: Amerika'nın
Kıbrıs konusunda Türkiye'yi sürekli fedakarlığa zorlaması nedeniyle, Ankara'da
ilk kez Amerika aleyhtarı gösteri yapıldı.
28 Ağustos 1964
: Ankara'da Amerika
aleyhtarı ikinci miting yapıldı.
29 Ağustos 1964 :
Ankara, İstanbul ve
İzmir'de Kıbrıs için mitingler yapıldı.
30 Ağustos 1964 :
Hükümet, mitingler
dolayısıyla İzmir Fuarını süresiz kapattı.
7 Eylül 1964 :
Kıbrıs Erenköy'e
helikopter ile yiyecek gönderildi.
30 Eylül 1964
: SSCB ile Kıbrıs
Cumhuriyeti arasında askeri yardım antlaşması imzalandı.
5 Ekim 1964
: Hükümet,
Kıbrıs'ta Rumların yarattığı tehlikeli durum dolayısıyla Birleşmiş Milletler'e başvurdu.
25 Ekim 1964 :
Tatvan-Muş
demiryolu hizmete açıldı.
30 Ekim 1964 :
Dışişleri Bakanı
Feridun Cemal Erkin, Sovyetlerin gönderdiği uçakla Moskova'ya
gitti.
8 Kasım 1964
: Celal Bayar 6 ay
süre ile serbest bırakıldı.
16 Kasım 1964
: Genel Kurmay
Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay, bazı politikacıların
konuşmaları üzerine parti liderlerine ikaz mektubu göndererek;
1-Memleketin iki hasım kampa itilmek istenildiğini,
2-Orduyu, halkın karşısında gibi gösterilmeye çalışıldığını,
3-Komutan ve subayların bu durumdan hoşnutsuz bulunduklarını, belirterek, bunların kesin olarak önlenmesini istedi.
1-Memleketin iki hasım kampa itilmek istenildiğini,
2-Orduyu, halkın karşısında gibi gösterilmeye çalışıldığını,
3-Komutan ve subayların bu durumdan hoşnutsuz bulunduklarını, belirterek, bunların kesin olarak önlenmesini istedi.
22 Kasım 1964
: Cumhurbaşkanı
Gürsel başkanlığında toplanan liderler, rejimin korunması konusunda
anlaştılar.
25 Kasım 1964 :
Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Korgeneral Naci Tınaz (Doğumu:1882) öldü.
29 Kasım 1964 :
AP 2. Büyük
Kongresinde Süleyman Demirel 1072 (Bilgiç: 552, Arıburnu: 39) oy alarak genel başkan
seçildi.
3 Aralık 1964
: Genel kurmay
Başkanı Cevdet Sunay'ın bazı basın sahipleri ve
politikacıları suçlayan demeci 'Kim' dergisinde
yayınlandı.
9 Aralık 1964
: Cumhurbaşkanı
Cemal Gürsel'in, parti liderleriyle yaptığı toplantı
ile ilgili bir bildiri yayınlandı: "... Tarihin hiç bir devrinde, hiç bir
ülkede, siyasi partiler, kendilerine vücut veren anayasa rejiminin
meşrutiyetinin istismar edilmesine müsaade etmedikleri gibi ve bundan daha vahim
olarak, devletin beka ve güven müesseselerinin başında olan ordusuna dil
uzatılmasını veya uzatılmış olduğu iddiasını müsamaha veya sükut ile
karşılamamışlardır..."
20 Aralık 1964
:
Türkiye-Bulgaristan futbol maçı esnasında, Ali Sami Yen stadının parmaklıkları
çöktü, 70 kişi yaralandı.
4 Ocak 1965
: Sovyetler Birliği
Yüksek Şürası Heyeti Başkanı Podgorny başkanlığında bir heyet Türkiye'ye geldi.
10 Ocak 1965
: 150 kişilik bir
grup, İstanbul'da Türkiye İşçi Partisi (TİP) idarecilerinin toplantılarını
bastı.
22 Ocak 1965
: Birleşik oy
pusulası ile ilgili seçim kanunu kabul edildi.
13 Şubat 1965
: 1965 yılı bütçesi
197'ye karşı 225 oy ile reddedildi. İsmet İnönü istifa
etti.
16 Şubat 1965
: Kabineyi kurmakla
Suat Hayri Ürgüplü görevlendirildi.
4 Mart 1965
: Ürgüplü Kabinesi
200 red, 1 çekimser oya karşın 231 oy ile güvenoyu
aldı. Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı olarak Kabineye
girdi.
12 Mart 1965
: Kozlu'da devam
eden grevde, kanlı olaylar yaşandı.
19 Mart 1965 :
Merzifon'da 'Yeni
Çeltek İşletmesi'nde meydana gelen grizu patlamasında
69 işçi öldü.
31 Mart 1965
: BM tarafından
Kıbrıs'a arabulucu olarak gönderilen Plaza, Türk
görüşü ve antlaşmalar aleyhindeki raporunu açıkladı.
8 Nisan 1965
: Anayasa'yı ihlal
suçundan Yüksek Adalet Divanı'nca mahkum edilenlerin cezalarının kısmen affı
hakkındaki kanun kabul edildi. Bu kanunla Yassıada
mahkumlarından bazıları affedildiler.
23 Nisan 1965
: İngiltere
Başbakanı MacMillan Türkiye'ye
geldi.
15 Mayıs 1965
: Ereğli Demir
Çelik Fabrikaları faaliyete başladı.
17 Mayıs 1965
: SSCB Dışişleri
Bakanı Gromiko Türkiye'ye geldi.
1 Haziran 1965
: Atina'da
Yunanistan ile ikili görüşmeler başladı.
22 Haziran 1965
: Diyanet İşleri
Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri hakkındaki kanun kabul
edildi.
6 Temmuz 1965
: Milli İstihbarat
Teşkilatı (MİT) kanunu kabul edildi.
13 Temmuz 1965
: Siyasi Partiler
kanunu kabul edildi.
14 Temmuz 1965
: Türk Silahlı
Kuvvetleri'nde piramidi korumak için, 40 general ve Amiral emekliye sevk
edildi.
9 Ağustos 1965
: Başbakan Ürgüplü
Sovyetler Birliğine gitti.
17 Ağustos 1965
: Ürgüplü, Sovyetler'den döndü. "Planımıza dahil olan bir çok
tesislerimizi Rusya'dan sağlayacağız..." dedi.
10 Ekim 1965
: Milletvekili
seçimleri yapıldı.
AP 240 Milletvekili 79 Senatör
CHP 134 " 48 "
CKMP
11 " 4
"
YTP 19 " 8 "
MP 31 " 2 "
TİP 14 " -
SDP - 1
"
Bağımsız
1 " 40
"
23 Ekim 1965
: Adalet Partisi
Genel Başkanı Süleyman Demirel Kabineyi kurmakla
görevlendirildi.
24 Ekim 1965
: Genel nüfus
sayımı yapıldı. Nüfusumuz: 31.351.421
11 Kasım 1965
: 1. Demirel
Kabinesi, 172 red, 10 çekimser oya karşın 252 oyla
güvenoyu aldı.
Başbakan
Süleyman Demirel
Devlet
Bakanı Cihat Bilgehan
Devlet
Bakanı Ali Fuat Alişan
Devlet
Bakanı Rıfat Sezgin
Devlet
Bakanı Kamil Ocak
Adalet
Bakanı Hasan Dinçer
Milli
Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu
İçişleri
Bakanı Faruk Sükan
Dışişleri
Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil
Maliye
Bakanı İhsan Gürsan
Milli
Eğitim Bakanı Orhan Dengiz
Bayındırlık
Bakanı Ethem Erdinç
Ticaret
Bakanı Macit Zeren
Sağlık
Bakanı Edip Somunoğlu
Gümrük
Bakanı İbrahim Tekin
Tarım
Bakanı Bahri Dağdaş
Ulaştırma
Bakanı Seyfi Öztürk
Çalışma
Bakanı Ali Naili Erdem
Sanayi
Bakanı Mehmet Turgut
Enerji
Bakanı İbrahim Deriner
Turizm
Bakanı Nihat Kürşat
İmar Bakanı
Haldun Menteşoğlu
Köy İşleri
Bakanı Sabit Osman Avcı
16 Aralık 1965
: Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Sinan Tekelioğlu
öldü.
17 Aralık 1965 :
Birleşmiş Milletler
Siyasi Komisyonu'nda, Makarios'un Kıbrıs hakkındaki
tezi, 51 çekimser, 6 red oya karşın 47 lehte oy ile
kabul edildi. Türkiye lehinde oy verenler: ABD, Arnavutluk, Pakistan, İran ve
Libya. SSCB çekimser oy kullandı. BM'deki delegelerimiz aleyhimizdeki karar
üzerine salonu terk ettiler.
Karar:
1-BM Teşkilatı'nın eşit haklara sahip üyesi sıfatıyla Kıbrıs Cumhuriyeti, BM Yasasına göre, hükümran ve bağımsız bir ülkedir ve bu ülkeye yabancı müdahalesi kabul edilemez.
2-Bütün devletler, BM Yasası ve özellikle bu yasanın 2. maddesinin 1. ve 4. paragraflarına uyarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hükümranlık, birlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeye ve bu ülkeye herhangi bir müdahalede bulunmaktan imtina göstermeye davet edilir.
3-Güvenlik Konseyi'nin 4 Mart 1964 tarihinde alınan karar gereğince bu ülkede arabuluculuk görevinin devam ettirilmesi tavsiye edilir.
Karar:
1-BM Teşkilatı'nın eşit haklara sahip üyesi sıfatıyla Kıbrıs Cumhuriyeti, BM Yasasına göre, hükümran ve bağımsız bir ülkedir ve bu ülkeye yabancı müdahalesi kabul edilemez.
2-Bütün devletler, BM Yasası ve özellikle bu yasanın 2. maddesinin 1. ve 4. paragraflarına uyarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hükümranlık, birlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeye ve bu ülkeye herhangi bir müdahalede bulunmaktan imtina göstermeye davet edilir.
3-Güvenlik Konseyi'nin 4 Mart 1964 tarihinde alınan karar gereğince bu ülkede arabuluculuk görevinin devam ettirilmesi tavsiye edilir.
18 Aralık 1965 :
Türkiye, BM'in Kıbrıs'a müdahalede bulunulmayacağına dair kararını
kabul etmiyeceğini, Londra ve Zürih Antlaşmalarının uygulanacağını kesin olarak ilan
etti.
19 Aralık 1965
: Muhalefet Lideri
İnönü, Kıbrıs hakkındaki BM kararını: "... Bu büyük bir siyasi
basiretsizliktir..." diye niteledi.
20 Aralık 1965
: BM'in Kıbrıs konusundaki kararı üzerine, yurdun çeşitli
yerlerinde protesto gösterileri yapıldı. Vatandaşlar Ankara'da Genel Kurmay'ın
önünde; "Ordu Kıbrıs'a..." diye bağırdı.
29 Aralık 1965
: TBMM'de Kıbrıs
hakkında açılan genel görüşme sona erdi.
Nihat Erim: "Amerika, komünizmi önleyeceği zannıyla bu 15.000 Yunan askerinin Ada'ya gitmesine, NATO silahlarının girmesine göz yummuştur. Şubat, Mart ve Haziran 1964'de yapılan üç çıkarma teşebbüsü ciddi teşebbüslerdi ve üç teşebbüsünde karşısına Amerika bütün gücüyle çıkmıştır..."
Alparslan Türkeş, eski ve yeni hükümetleri suçlayarak derhal Kıbrıs'a çıkarma yapılmasını istedi.
İ. Sabri Çağlayangil: "Geçmişi unutmak ve muhasebeyi, davayı çözümledikten sonraya bırakmak gerekir."
Nihat Erim: "Amerika, komünizmi önleyeceği zannıyla bu 15.000 Yunan askerinin Ada'ya gitmesine, NATO silahlarının girmesine göz yummuştur. Şubat, Mart ve Haziran 1964'de yapılan üç çıkarma teşebbüsü ciddi teşebbüslerdi ve üç teşebbüsünde karşısına Amerika bütün gücüyle çıkmıştır..."
Alparslan Türkeş, eski ve yeni hükümetleri suçlayarak derhal Kıbrıs'a çıkarma yapılmasını istedi.
İ. Sabri Çağlayangil: "Geçmişi unutmak ve muhasebeyi, davayı çözümledikten sonraya bırakmak gerekir."
30 Aralık 1965
: Kıbrıs'taki BM
arabulucusu görevinden istifa etti.
6 Ocak 1966
: Senato'da Kıbrıs
ile ilgili genel görüşme yapıldı.
10 Ocak 1966
: İzlenecek Kıbrıs
politikasının esaslarını tespit etmek için 11 Büyükelçi Ankara'ya
çağrıldı.
13 Ocak 1966
: Senato'da,
Haziran 1964'de ki Kıbrıs Buhranı sırasında Amerika Başkanı Johnson ve Başbakan İnönü'nün karşılıklı mektuplarının,
Hükümet tarafından açıklanmasında, Hükümetin serbest olduğu kararı
alındı.
16 Ocak 1966
: Johnson ve İnönü'nün mektupları kamuoyuna açıklandı.
(Bakınız Haziran 1964)
18 Ocak 1966
: Af kanunu
tasarısının yetersiz olduğunu öne süren Ankara Cezaevi'nde ki mahkumlar isyan
etti. 3 ölü, 18 yaralı var.
28 Ocak 1966
: Ağustos 1964'den
beri Kıbrıs'ın Erenköy kesiminde kuşatma altında bulunan 504 mücahit, gemiyle
İskenderun'a getirildi.
2 Şubat 1966
: Cumhurbaşkanı
Cemal Gürsel, ABD Başkanı Johnson'ın gönderdiği özel
uçakla tedavi olmak için Amerika'ya gitti.
-
Türkiye'nin en zengin işadamlarından Hacı Ömer Sabancı (Doğumu:1904)
öldü.
5 Şubat 1966
: Yunanistan'a,
Türkiye'nin muvafakat etmeyeceği hiç bir çözüm yolu düşünülemeyeceğini belirten
sert bir nota verildi.
7 Şubat 1966 :
Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman (Doğumu:1882) öldü.
8 Şubat 1966
: Atina, Türkiye'yi
NATO'ya şikayet etti.
9 Şubat 1966
: Cumhurbaşkanı
Cemal Gürsel'in sağlık durumu
ağırlaştı.
1 Mart 1966
: İstanbul
Boğazı'nda Dolmabahçe açıklarında çarpışan iki Sovyet
tankerinden denize sızan mazotun alev almasıyla 'Yüzer Karaköy İskelesi' ve 'Kadıköy Vapuru'
yandı.
11 Mart 1966
: Genel Kurmay
Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay'ın kontenjan senatörü
seçilmesi, parti liderleri tarafından kabul edildi.
15 Mart 1966
: Genel Kurmay
Başkanlığı'na Orgeneral Cemal Tural
atandı.
20 Mart 1966
: İstanbul'da,
Milli Talebe Birliği tarafından komünizmi telin ve uyarma mitingi
yapıldı.
25 Mart 1966
: Amerika'da 46
günden beri komada bulunan Cumhurbaşkanı Gürsel, Türkiye'ye
getirildi.
26 Mart 1966
: Başbakanlığın
isteği üzerine Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde toplanan 37 kişilik 'Müşterek
Sıhhi Kurul' iki rapor düzenledi : "Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel görevine devam
edemez. Vücut ölmüştür."
28 Mart 1966
: Kontenjan
senatörü Cevdet Sunay Cumhurbaşkanı seçildi. (C. Sunay 461 oy, Alparslan Türkeş 11 oy, Boş
47)
7 Nisan 1966 :
Türkiye'deki üsler
ve yapılan antlaşmalarla ilgili isteklerimiz Amerika'ya
bildirildi:
1-Antlaşmaların tek metinde toplanması,
2-Amerikalı personelin durumunda değişiklik,
3-Üslerdeki uçakların cephanesinde mutabakat.
1-Antlaşmaların tek metinde toplanması,
2-Amerikalı personelin durumunda değişiklik,
3-Üslerdeki uçakların cephanesinde mutabakat.
8 Nisan 1966
: İzmir'de 'Atatürk
Heykeli'ne balta ile saldırı yapıldı.
9 Nisan 1966
: Atatürk
Heykeli'ne yapılan saldırı nedeniyle, Ankara ve İstanbul'da büyük birer miting
ve yürüyüş düzenlendi.
16 Nisan 1966
: Yunanistan'dan
Kıbrıs için yazılı teminat istedik.
20 Nisan 1966
: Milli Güvenlik
Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Refet Ülgenalp gençleri uyardı: "Gençlik teşekküllerinin bugünkü
tutumlarını memleket hayrına gidiş istikametinde görmüyorum. Biraz açık
fikirlilik komünistlik, biraz muhafazakarlık ise gericilik! Olmaz böyle şey. Bu
memleketi sakallı keçiler ve keçi sakallılar kemiriyor, biri ormanları, diğeri
cemiyetin bünyesini."
5 Mayıs 1966 :
Türkiye'de ABD
üsleriyle ilgili görüşmeler başladı.
7 Mayıs 1966 :
Cumhuriyet
tarihinde ilk defa polis, gece vakti TBMM'nde arama yaptı.
18 Mayıs 1966
: Türk-Yunan
görüşmeleri yeniden başladı.
2 Haziran 1966
: Kayseri'de
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İl merkezi tahrip edildi.
5 Haziran 1966
: Senato kısmi
seçimleri yapıldı. AP: 39, CHP: 18 senatörlük kazandılar.
11 Haziran 1966 :
Genel Kurmay
Başkanı Tural, orduya bir genelge yayınladı: "Nurculuk
tehlikesini birliklere anlatın."
20 Haziran 1966
: Bir tatbikat
sırasında 16 komando eri Botan Çayı'nda boğularak
şehit oldu.
28 Haziran 1966
: Demokrat Parti
Hükümetlerinde Dışişleri Bakanlığı yapmış olan, bilim dünyasının tanınmış
simalarından Prof. Fuat Köprülü (Doğumu:1890) öldü.
7 Temmuz 1966
: Cumhurbaşkanı
Cevdet Sunay, Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın
cezasını affetti.
12 Temmuz 1966
: Muş'un Varto
ilçesinde şiddetli deprem. 2283 ölü var.
31 Ağustos 1966
: Danıştay kararını
uygulamayan Çorum Belediye Başkanı'nı protesto amacıyla 'Ölüm yürüyüşü'ne çıkan
ve 34 günde 716 kilometre yürüyen temizlik işçileri İstanbul'a
ulaştılar.
14 Eylül 1966
: Eski
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel öldü. (219 gün komada kaldı.)
24 Eylül 1966
: İsmet İnönü, 83.
doğum günü dolayısıyla, Hilton'da verilen partide
hayatında ilk defa dans etti.
5 Ekim 1966
: Başbakan Demirel,
'Almus Barajı'nı işletmeye açtı.
8 Ekim 1966 :
İnönü, Ankara İl
Kongresi'nde konuştu: 'CHP'nin ortanın solunda bulunduğunu ve aşırı sola karşı
olduğunu' belirtti.
16 Ekim 1966
: İnönü'nün, Yassıada Yüksek Adalet Divanı'nın verdiği ölüm kararlarının
önlenmesi için Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e yazdığı
mektup açıklandı: 'Ölüm kararlarının infazı milli menfaatlere
aykırıdır.'
17 Ekim 1966
: CHP 18.
Kurultayı'nda, İsmet İnönü 929 oyla tekrar Genel Başkanlığa seçildi. Kasım Gülek 230 oy aldı.
24 Ekim 1966 :
Bülent Ecevit, CHP
Genel Sekreteri seçildi.
12 Kasım 1966
: Ankara'da Türk-İş
ve bazı öğrenci kuruluşları tarafından 'Amerika'yı Telin' mitingi
düzenlendi.
13 Kasım 1966
: Adana'da halk,
Amerikalılara ait binalara saldırdı.
2 Aralık 1966
: Başbakan Demirel
konuştu: "... Ordu, mektep ve camii rahat bırakın."
8 Aralık 1966
: Erzurum Dumlu Bucağı'ndaki 247. Piyade Alayı koğuşundaki benzin
bidonunun patlaması sonucu 65 erimiz yanarak şehit oldu.
14 Aralık 1966
: Deniz
Kuvvetlerine bağlı gemiler muhtemel bir harekat için Akdeniz'e açıldı. Kıbrıs'a
silah sevkıyatı konusunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne getirdik.
Kıbrıs'a silah satan Çekoslovak Hükümeti'ni sert bir nota ile uyardık. Çekler
sevkıyatı durdurdu.
19 Aralık 1966
: Sovyetler Birliği
Başbakanı Kosigin Türkiye'ye resmi bir ziyarette
bulundu.
2 Ocak 1967
: Anadol marka ilk otomobil piyasaya çıktı.
3 Ocak 1967 :
Moskova
Büyükelçiliğimiz Müsteşarı Sadi Çoruh, Moskova'da intihar
etti.
4 Ocak 1967
: Cumhurbaşkanı
Sunay, 490 km. uzunluğundaki Batman-İskenderun petrol
boru hattını hizmete açtı.
25 Ocak 1967
: Genelkurmay
Başkanı Tural, Ordu'ya devrimlerin korunmasıyla ilgili
bir genelge gönderdi. Bu genelge politik havayı bir hayli etkiledi. Meclis'te
tartışmalara yol açtı.
9 Mart 1967 :
Türkiye yapımı ilk
muhrip Gölcük'te kızağa konuldu.
11 Mart 1967
: Türk edebiyatı ve
basın dünyasının ünlü simalarından, 'Akbaba' dergisi sahibi Yusuf Ziya Ortaç
(Doğumu:1896) öldü.
2 Nisan 1967 :
Cumhurbaşkanı
Cevdet Sunay, ABD Başkanı Johnson'ın davetlisi olarak Amerika'ya
gitti.
3 Nisan 1967
: Washington'da
Büyükelçilik binamıza bomba atıldı, hasar meydana geldi.
15 Nisan 1967
: 8 Milletvekili
Millet Partisi'nden istifa etti.
21 Nisan 1967 :
Yunanistan'da
darbe. Ordu ile anlaşan Kral, siyasi liderleri tutukladı ve yeni bir hükümet
kuruldu. (Albaylar Cuntası olarak adlandırılır.)
28 Nisan 1967
: 19. CHP Kurultayı
toplandı. İnönü: "Sosyalizmi aşama olarak kabul eden komünistlerle hiç bir
ilgimiz yoktur." Kurultayda sert tartışmalar oldu, 48 Milletvekili ve Senatör
CHP'den istifa etti. İnönü: "Asıl çalışma şimdi başlıyor."
dedi.
12 Mayıs 1967 :
Prof. Turhan Feyzioğlu başkanlığında Güven Partisi kuruldu. İnönü: "Demek
ki, güvene ihtiyaçları var..." dedi.
30 Mayıs 1967
: Fransa, Kıbrıs'ta
iki cemaatin varlığını kabul etti.
2 Haziran 1967
: Yeni Türkiye
Partisi'nin (YTP) AP'ye katılması için prensip kararı
alındı.
5 Haziran 1967 :
Ortadoğu'da
İsrail-Arap Savaşı'nın başlaması dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri alarma
geçirildi.
14 Haziran 1967
: Sovyet Rusya,
İsrail'in Süveyş Kanalı ve Akabe statüsünde değişiklik istemesine karşı,
Boğazlarda da uluslararası kontrol talep etti.
4 Temmuz 1967
: Hacettepe
Üniversitesi kurulması hakkındaki kanun kabul edildi.
18 Temmuz 1967 :
Kıbrıs'ta İngiliz
üslerinin Türkiye'ye verilmesi suretiyle bunalıma bir çözüm yolu bulunması
yönünde yeni bir İngiliz teklifi öne sürüldü.
20 Temmuz 1967
: BM Genel
Sekreteri U-Thant'ın Kıbrıs'taki özel temsilcisi Osario Tafall Ankara'ya geldi.
İnönü: "Kıbrıs'ta federasyonda ısrar edilmelidir..." dedi.
23 Temmuz 1967
: Sakarya ve
dolaylarında deprem. 100 kayıp var.
25 Temmuz 1967
: Papa 6. Paul
Türkiye'ye geldi. Efes'te hacı oldu.
27 Temmuz 1967 :
Tunceli Pülümür
dolaylarında deprem. 112 ölü var.
20 Ağustos 1967
: İzmir'de Yüksek
İslam Enstitüsü'nün temeli atıldı. Demirel: "... Din adamı birkaç yabancı dil
bilmelidir."
9 Eylül 1967
: Kıbrıs konusu ile
ilgili ilk zirve toplantısı Edirne Keşan'da Türk ve Yunan Askeri İdaresi
Başkanları arasında başladı.
10 Eylül 1967 :
Türk ve Yunan
heyetlerinin Dedeağaç'da yaptıkları görüşmeden bir
sonuç alınamadı.
13 Eylül 1967
: Başbakan Demirel,
Adakale'deki soydaşlarımızı yurda getirmek için
Romanya'ya gitti. Adakale, (yeni adı Orsova) Tuna nehrinin ağzında bulunan ufak bir adadır. 300
kadar olan nüfusunun büyük bölümü Türktür.
17 Eylül 1967
: Kayseri'de
yapılan Kayserispor-Sivasspor futbol maçında çıkan olaylarda 40 kişi öldü, 300
kişi yaralandı. Olayın duyulması üzerine Sivaslılar galeyana gelerek, Sivas'ta
bulunan Kayserililere ait dükkanları tahrip ettiler.
19 Eylül 1967
: Başbakan Demirel,
Sovyet Hükümetinin gönderdiği özel bir uçakla Moskova'ya gitti. Sovyet Başbakanı
Kosigin ile görüşmelere
başlandı.
7 Ekim 1967 :
İstanbul Boğazı'nda
demirleyen 6. Filoya ait denizciler, yapılan miting dolayısıyla karaya
çıkartılmadılar.
11 Ekim 1967
: 3. Ordu karargahı
28 yıl sonra tekrar Erzurum'dan Erzincan'a taşındı.
1 Kasım 1967
: Kıbrıs Türk
Cemaati Meclis Başkanı Rauf Denktaş'ın 21 Ekim günü Ada'ya çıktığı ve bir ihbar
neticesi 31 Ekim'de yakalandığı öğrenildi. Rauf Denktaş'ın geri verilmesini
istedik.
6 Kasım 1967
: Amerika, Kıbrıs
Cumhuriyeti'nden, Rauf Denktaş'ın tahliyesini istedi.
12 Kasım 1967
: İstanbul ve
Ankara'da Denktaş'ın tutukluluğunun sürdürülmesi dolayısıyla mitingler
düzenlendi. Gençler polisle çatıştı. Kıbrıslı lider Rauf Denktaş serbest
bırakıldı ve Türkiye'ye döndü.
16 Kasım 1967
: Kıbrıs'ta Rumlar
yeniden saldırıya geçtiler. 24 Türk şehit edildi. Bazı köylerimiz işgal edildi.
Türkiye'de yapılan mitinglerde gençler, 'Demirel istifa!' diye
yürüdüler.
17 Kasım 1967
: Kıbrıs'taki vahim
durum üzerine TBMM'de 18 saat süren gizli görüşme yapıldı. Hükümete Silahlı
Kuvvetleri kullanma yetkisi verildi. (Evet: 432, Boş: 2, Hayır:
1)
18 Kasım 1967
: Yunan askerinin
Ada'yı boşaltmasını istedik. BM Genel Sekreteri U-Thant, Rumları suçladı. Jetlerimiz Kıbrıs üzerinde alçak
uçuş yapıyor. Savaş gemilerimiz Girne açıklarında bekliyor. Genel Kurmay Başkanı
Tural halka yaptığı açıklamada: "Hareket halindeyiz.
Herhangi bir endişeniz olmasın..." dedi.
20 Kasım 1967 :
ABD Başkanı Johnson gönderdiği bir mektupla, NATO'ya ait silah ve
teçhizatı kullanmayın uyarısında bulundu.
-
Yunanistan Ada'ya asker yığmaya devam ediyor. Türkiye'nin her yerinde mitingler
düzenleniyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinin göze çarpan hazırlıkları
var.
-
Yunanistan isteklerimizi kabul etmedi.
23 Kasım 1967 :
Bakanlar Kurulu bir
bildiri yayınladı: "Müdahalede kararlıyız!..."
- ABD
Başkanı Johnson, Ankara'ya özel bir temsilci (Cyrus Vance) gönderdi. Gençler
temsilcinin Esenboğa Havaalanı'na inmesine karşı
koymak istediler. Johnson'ın temsilcisi Ankara-Atina
arasında adeta mekik dokuyor.
- Türk
jetleri devamlı Kıbrıs üzerinde. Birlikler sınırlara doğru kaydırılıyor.
Türkiye'nin sabrı taşmak üzere.
26 Kasım 1967 :
Türkiye'nin Cyrus Vance aracılığı ile
Yunanistan'a bildirdiği 4 şart:
1-Türkiye ve Yunanistan 16 Ağustos 1960 tarihli Lefkoşe Antlaşması gereğince Kıbrıs'ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve masumiyetini kabul ederler.
2-Kıbrıslı olmayan askeri kuvvetlerin (Antlaşmalarla öngörülenlerin dışında) Kıbrıs'dan süratle çıkmasında taraflar mutabakatlarını bildirirler.
3-Türkiye ve Yunanistan bu hususlara uyduklarını önce Yunanistan, sonra Türkiye açıklar.
4-Kıbrıslı olmayan kuvvetlerin Kıbrıs'ı tahliyesi üzerine Türkiye buhranın giderilmesi için gereken tedbirleri alacaktır.
1-Türkiye ve Yunanistan 16 Ağustos 1960 tarihli Lefkoşe Antlaşması gereğince Kıbrıs'ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve masumiyetini kabul ederler.
2-Kıbrıslı olmayan askeri kuvvetlerin (Antlaşmalarla öngörülenlerin dışında) Kıbrıs'dan süratle çıkmasında taraflar mutabakatlarını bildirirler.
3-Türkiye ve Yunanistan bu hususlara uyduklarını önce Yunanistan, sonra Türkiye açıklar.
4-Kıbrıslı olmayan kuvvetlerin Kıbrıs'ı tahliyesi üzerine Türkiye buhranın giderilmesi için gereken tedbirleri alacaktır.
27 Kasım 1967
: Kıbrıs buhranının
en kritik gününün en kritik saatleri:
Saat 04.35: Özel Temsilci Cyrus Vance, Atina'dan Ankara'ya döndü.
07.00: Vance, NATO Genel Sekreteri Brosio ile görüştü.
08.00: Dışişleri Bakanı İ. S. Çağlayangil temsilciyi kabul etti. 09.45'de görüşme son buldu.
09.00: Cumhurbaşkanı Sunay, Brosio'yu kabul etti. Görüşme saat 10.00'da bitti.
10.00: Demirel, Çağlayangil'i evinde kabul etti.
10.45: Demirel ve Çağlayangil Sunay ile görüşmek üzere Çankaya'ya gittiler.
12.30: Bakanlar Kurulu toplandı. 13.10'da son buldu.
13.15: Demirel, ayrı ayrı olarak Muhalefet liderleri İnönü, Feyzioğlu, Bölükbaşı, Aksu ve Türkeş ile görüştü.
18.15: Bakanlar Kurulu 2. defa toplandı.
21.00: Sovyet Büyükelçisi Smirnov kendi isteğiyle Çağlayangil ile 55 dakika süren bir görüşme yaptı. Yaptığı açıklamada: "Antlaşmalara aykırı olarak Ada'ya sokulan askerlerin çıkarılmasını istiyoruz..." dedi.
01.30: Donanma Mersin'den denize açıldı.
Saat 04.35: Özel Temsilci Cyrus Vance, Atina'dan Ankara'ya döndü.
07.00: Vance, NATO Genel Sekreteri Brosio ile görüştü.
08.00: Dışişleri Bakanı İ. S. Çağlayangil temsilciyi kabul etti. 09.45'de görüşme son buldu.
09.00: Cumhurbaşkanı Sunay, Brosio'yu kabul etti. Görüşme saat 10.00'da bitti.
10.00: Demirel, Çağlayangil'i evinde kabul etti.
10.45: Demirel ve Çağlayangil Sunay ile görüşmek üzere Çankaya'ya gittiler.
12.30: Bakanlar Kurulu toplandı. 13.10'da son buldu.
13.15: Demirel, ayrı ayrı olarak Muhalefet liderleri İnönü, Feyzioğlu, Bölükbaşı, Aksu ve Türkeş ile görüştü.
18.15: Bakanlar Kurulu 2. defa toplandı.
21.00: Sovyet Büyükelçisi Smirnov kendi isteğiyle Çağlayangil ile 55 dakika süren bir görüşme yaptı. Yaptığı açıklamada: "Antlaşmalara aykırı olarak Ada'ya sokulan askerlerin çıkarılmasını istiyoruz..." dedi.
01.30: Donanma Mersin'den denize açıldı.
28 Kasım 1967
: Gerginlik doruk
noktasında. Savaş gemilerimiz Kıbrıs karasularına girdi ve geri
döndü.
-Ana
Muhalefet Lideri İnönü: "... Son imkana kadar barış yolu araştırılmalı, bu
mümkün olmazsa gereği yapılmalıdır." dedi.
29 Kasım 1967
: Yunanistan,
Kıbrıs hakkındaki Türk şartlarını kabul etti. Buhran giderildi. Yunan ordusunda
alarm kaldırıldı. Türk jetleri Kıbrıs'ta Makarios'un
sarayı üzerinde uçtular. Demirel: "... Durumun salaha (barış) doğru gitmesi
ümidi görülüyor..." dedi.
7 Aralık 1967
:
İnönü Kıbrıs hakkında
açıklama yaptı: "Amerika'nın düşüncesinin ne olduğunu hiçbir zaman öğrenemedim.
Makarios, Amerika ve Rusya'yı kendi çıkarına
kullanıyor."
13 Aralık 1967
: Yunanistan ikiye
bölündü. Albaylar Cuntası, Kral Konstantin'in
yetkilerini elinden aldı ve yerine bir kral naibi tayin etti. Güneye Cunta,
Kuzeye Kral hakim durumda. Bir süre sonra Cunta bütün Yunanistan'ın kontrolünü
eline geçirdi.
14 Aralık 1967
: Yunan Kral'ı
İtalya'ya kaçtı. Darbe harekatına katılan bir Tümgeneral Türkiye'ye
sığındı.
29 Aralık 1967 :
Kıbrıs'ta geçici
Türk yönetimi ilan edildi. Ada'da Türk Cemaatinin tabi olacağı 19 prensip
açıklandı.
4 Ocak 1968
: Türk yönetimi
üyelerinin Lefkoşe'den dışarıya çıkamayacakları hakkında karar alındı.
10 Ocak 1968
: Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Orgeneral Ali Fuat Cebesoy
(Doğumu:1882) öldü.
15 Ocak 1968
: Aşırı soğuklar
bütün yurdu etkisi altına aldı. İzmit körfezi dondu.
24 Ocak 1968
: İnönü'nün Konya
CHP Kongresi'ne gönderdiği mesaj: "... En büyük tehlike
irticadır..."
7 Şubat 1968
: Kozlu ve
Zonguldak'ta işçiler sendika binalarına saldırdılar.
18 Şubat 1968 :
Millet Partisi'nden
istifa eden 8 Milletvekili AP'ye girmeye karar
verdi.
24 Şubat 1968
: Ankara'da yapılan
'Anayasa Mitingi'nde olaylar çıktı.
25 Şubat 1968
: İstanbul'da
'Uyanış Mitingi' yapıldı.
1 Mart 1968
: Seçimlerde bakiye
usulünün kaldırılmasına dair kanun kabul edildi. CHP ve TİP meclisi terk
etti.
CHP genel Başkanı İsmet İnönü: "Bu çeşit vicdan hürriyeti anlayışı, memleketi bir vatandaş çatışmasına götürmektedir. Endişe ediyoruz."
TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar: " Hükümet üyelerinden rica ediyorum. Bu kanunu geri alınız. Aksi halde demokrasinin başına geleceklerden siz sorumlusunuz."
AP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel: "CHP, milli bakiyeyi, küçük partileri koltuk değneği halinde kullanarak memleketi koalisyonlarla idare etmek için getirmiştir."
CHP genel Başkanı İsmet İnönü: "Bu çeşit vicdan hürriyeti anlayışı, memleketi bir vatandaş çatışmasına götürmektedir. Endişe ediyoruz."
TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar: " Hükümet üyelerinden rica ediyorum. Bu kanunu geri alınız. Aksi halde demokrasinin başına geleceklerden siz sorumlusunuz."
AP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel: "CHP, milli bakiyeyi, küçük partileri koltuk değneği halinde kullanarak memleketi koalisyonlarla idare etmek için getirmiştir."
3 Mart 1968
: İstanbul'da
'Şahlanış Mitingi' yapıldı.
9 Mart 1968
: AIESEC'in 20. Genel Kurul açılış töreninde Başbakan adına
konuşan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ün konuşması üniversite öğrenciler tarafından devamlı
surette kesildi ve konuşması 'Dağ başını duman almış' marşıyla anlaşılmaz bir
hale getirildi. Öğrencilerin bir kısmı tutuklandı.
22 Mart 1968
: Bulgaristan ile
'Göç Antlaşması' imzalandı. 1 Nisan-30 Kasım arasında yapılacak göçte, haftada
300 soydaşımız gelebilecek.
29 Mart 1968 :
Türkiye'de ilk
böbrek nakli İstanbul'da Dr. Atıf Taykurt tarafından
başarılı bir şekilde yapıldı.
30 Mart 1968 :
Ankara'da 'Milli
Şahlanış Mitingi' yapıldı.
24 Nisan 1968
: İstanbul Teknik
Üniversitesi Makine Fakültesi Dekanı Prof. Saffet Müftüoğlu, bir öğrenci tarafından bıçaklanarak
öldürüldü.
6 Mayıs 1968
: Anayasa
Mahkemesi, Seçim Kanununda yer alan 'Barajlı D'Hont'
sistemini, 'demokratik düzen niteliğini önler' gerekçesiyle iptal
etti.
2 Haziran 1968
: Ara seçimler
yapıldı. AP: 5 milletvekilliği, 38 senatörlük, CHP: 13 senatörlük, MP: 1
senatörlük, GP: 1 senatörlük kazandı. Seçimler esnasında kanlı olaylar
oldu.
3 Haziran 1968
: Kocaeli'nde
Belediye Başkanlığı'nı kazanan Leyla Atakan (42),
Türkiye'nin ilk kadın belediye başkanı oldu.
6 Haziran 1968
: Kurtuluş Savaşı
Komutanlarından Orgeneral Kazım Özalp (Doğumu:1882) öldü.
10 Haziran 1968
: Reformların hemen
gerçekleşmesini isteyen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
öğrencileri, fakülte binasını işgal ettiler.
11 Haziran 1968
: Ankara Ün. Hukuk
Fakültesi öğrencileri, fakülteyi işgal ettiler.
12 Haziran 1968 :
İstanbul Ün. Hukuk
Fakültesi öğrencileri, fakülteyi işgal ettiler.
13 Haziran 1968
: Boykot ve işgal
olayları bütün üniversite ve okullara yayıldı. Yer yer
polisle silahlı çatışmalar da yaşandı.
15 Haziran 1968
: 'Kısmet' isimli
tekneleriyle, 2 yıl 10 ay 13 gün önce dünya turuna çıkan Sadun Boro ve eşi Odo Boro, İstanbul'a ulaştılar.
İstanbul'da büyük bir karşılama töreni düzenlendi.
17 Haziran 1968
: İTÜ ve Maçka
Teknik Okulu, öğrenciler tarafından işgal edildi.
18 Haziran 1968
: İnönü düzenlediği
basın toplantısında: "... Gençlik problemleri eğitim politikasının değişmesiyle
halledilir." dedi.
22 Haziran 1968
: Üniversite
olayları TBMM'de görüşüldü.
24 Haziran 1968
: İstanbul
Üniversitesi, işgal kaldırılıncaya kadar kapatıldı.
27 Haziran 1968
: İstanbul Ün.'de
Eczacılık Fakültesi hariç, işgal kaldırıldı.
3 Temmuz 1968 :
Boğaz Köprüsü
projesi bir İngiliz firmasına ihale edildi.
17 Temmuz 1968
: Amerikan 6.
Filosu'nun İstanbul'u ziyareti sırasında protesto gösterileri
yapıldı.Gösterilerde yaralananlar oldu.
24 Temmuz 1968
: İstanbul'da
gençlerle polisler arasında yer yer çatışmalar
oldu.
25 Temmuz 1968
: İstanbul'da
gençler, polisle tekrar çatışmaya girdiler. İnönü: "Olaylar doğru teşhis
edilmezse yurtta huzur bozulur..." dedi.
27 Temmuz 1968
: İstanbul'da
Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı, 'Anayasa ve Kanunlara Saygı' mitingi
düzenledi.
28 Temmuz 1968
: Kadıköy ve Geyve
'Milli Mücadele Mücahit Kahraman Milis Kuvvetleri Derneği'ne mensup bir grup
Gazi, 'sağ-sol kavgasını' protesto etmek için Taksim'de miting
düzenlediler.
1 Ağustos 1968
: Türkiye'de ilk
defa bir toplu iş sözleşmesi, tartışma ve kavga olmadan, Türkiye Teknisyen
Gazeteciler Sendikası ile Hürriyet Gazetesi arasında
imzalandı.
11 Ağustos 1968
: İzmir'de saatli
bomba patladı. 9 kişi tutuklandı. Tüm ülkede şiddet olayları
tırmanıyor.
15 Ağustos 1968
: Kara, Deniz ve
Hava Kuvvetleri Komutanları, istekleriyle emekliye
ayrıldılar.
17 Ağustos 1968
: Orgeneral Memduh Tağmaç Kara Kuvvetlerine,
Oramiral Celal Eyicioğlu Deniz Kuvvetlerine, Orgeneral
Reşat Mater Hava Kuvvetlerine atandılar. (1971
muhtırasını verenler yerlerini aldılar.)
21 Ağustos 1968 :
Çekoslovakya, SSCB
Silahlı Kuvvetleri tarafından işgal edildi.
3 Eylül 1968
: Bartın ve
Amasra'da deprem. 27 ölü var.
24 Eylül 1968
: Muş Varto'da
şiddetli deprem. 4.000 kayıp var.
13 Ekim 1968
: 167 kişilik ilk
Türk işçi kafilesi Avusturalya'ya
uğurlandı.
18 Ekim 1968
: CHP 19. Kurultayı
başladı. 85 yaşındaki İsmet İnönü, tek aday olarak girdiği kurultayda tekrar
Genel Başkanlığa seçildi.
25 Ekim 1968
: Fransa
Cumhurbaşkanı General De Gaulle resmi bir ziyaret için
Türkiye'ye geldi. Yaptığı açıklamada: "Kıbrıs için bölünme şarttır."
dedi.
22 Kasım 1968 :
Türkiye'de ilk defa
bir kalp nakli, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi'nde Dr. Kemal Beyazıt
tarafından yapıldı. Hasta 18 saat yaşayabildi.
27 Kasım 1968 :
İstanbul'da Doç.
Dr. Siyami Ersek tarafından 2. defa başarılı bir kalp
nakli ameliyatı yapıldı.
29 Kasım 1968
: AP 4. Büyük
Kongresi başladı. Süleyman Demirel tekrar Genel Başkan seçildi. Yaptığı
konuşmada: "Şikayet mevzularının halli, yeni husumetler meydana getirmeme
gerçeği içinde mümkün olur. Danıştay'ın sık sık
yürütmeyi durdurma kararı alması doğru değildir. Genel Müdürünü seçmekten mahrum
bir hükümet sorumlu tutulursa, bu hukuki tezat olur... Özerklik devlet içinde
devlet olma değildir..." dedi.
26 Aralık 1968
: İstanbul
Üniversitesi devam eden öğrenci olayları nedeniyle süresiz
kapatıldı.
28 Aralık 1968
: Türkiye İşçi
Partisi Olağanüstü Kurultayı yapıldı. Parti Tüzüğüne: 'TİP, demokratik,
sosyalist bir örgüttür.' maddesi eklendi. Mehmet Ali Aybar tekrar Genel Başkanlığa seçildi.
6 Ocak 1969
: ABD Büyükelçisi
Robert Kommer'in makam arabası Ortadoğu Teknik
Üniversitesi (ODTÜ) bahçesinde öğrenciler tarafından yakıldı.
9 Ocak 1969 :
Devam eden olaylar
üzerine ODTÜ bir ay süre ile kapatıldı. Danıştay yürütmeyi durdurma kararı
verdi.
11 Ocak 1969
: İstanbul
Kartal'da Singer Fabrikası işçileri polis ile
çatıştı.
- İstanbul
Ün. Orman Fakültesi kapatıldı.
25 Ocak 1969 :
İstanbul'da tarihi
Sultanahmet Cezaevi, yeni yapılan Sağmalcılar Cezaevi bittiğinden boşaltıldı.
(Şimdilerde Four Seasens
Oteli olarak hizmet vermektedir.)
28 Ocak 1969 :
Aşırı soğuk havalar
tüm yurdu etkisi altına aldı. Küçükçekmece gölü
dondu.
11 Şubat 1969 :
Tekrar İstanbul
Boğazına gelen Amerikan 6. Filosunu protesto gösterileri düzenlendi.
Yaralananlar oldu.
12 Şubat 1969 :
Ünlü sinema ve
tiyatro sanatçısı Vahi Öz (Doğumu:1911) öldü.
15 Şubat 1969
: 6. Filo, İzmir ve
Trabzon'da da protesto edildi.
16 Şubat 1969
: İstanbul'da
tekrar yapılan 6.Filo'yu protesto gösterilerinde 2 kişi öldü, onlarca yaralı
var.
26 Şubat 1969
: Tüm Türkiye'deki
yoğun protestolar üzerine, 6. Filo ziyaretleri iptal
edildi.
4 Mart 1969
: Doğu Anadolu'da
kızamık salgını var. Pek çok çocuk salgından öldü.
12 Mart 1969
: Genelkurmay
Başkanı Cemal Tural ile Kara Kuvvetleri Komutanı Memduh Tağmaç yer değişti. Tural, Askeri Şura'da görevlendirildi. (1971 muhtıra
ekibinin lideri, askeri teamüllere aykırı olarak görevinin başına
geldi.)
21 Mart 1969 :
Polis, İstanbul
Üniversitesi'nde gece arama yaptı.
22 Mart 1969 :
Başbakan Demirel
basın toplantısı düzenledi: "1960 modeli olayların tekrarını hayal edenler var.
Ellerinde kronometre, hükümetin meşrutiyetini kaybetmesini
bekliyorlar."
26 Mart 1969
: Romanya Devlet
Başkanı Nicolae Çavuşescu,
Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulundu.
28 Mart 1969
: Manisa
Alaşehir'de deprem. 53 kişi öldü.
8 Nisan 1969
: İstanbul
Üniversitesi öğrencileri rektörlük binasını işgal ettiler.
10 Nisan 1969
: Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileri, fakülteyi işgal
ettiler.
12 Nisan 1969
: Orta Doğu Teknik
Üniversitesi, ekim ayına kadar kapatıldı.
14 Nisan 1969
: İstanbul Ün.
Hukuk Fakültesi 1 hafta süreyle kapatıldı.
1 Mayıs 1969 :
Yargıtay Başkanı
İmran Öktem öldü. Cenaze
töreninde büyük çapta olaylar çıktı. Cenaze törenine katılan İsmet İnönü
güçlükle korunabildi. İnönü: "Olay, her manasıyla bir ölçüde 31 Mart
vakasıdır."
7 Mayıs 1969
: İmran Öktem'in cenaze töreninde
çıkan olayları protesto etmek için Ankara'da hukukçular yürüyüş
yaptı.
14 Mayıs 1969
: İsmet İnönü ve
Celal Bayar, İstanbul'da Pembe Köşk'te buluştular. 1950 yılından beri süren
dargınlık bitti.
- Eski
DP'lilerin siyasi haklarının iadesini öngören Anayasa değişikliği tekliflerinin
birinci görüşmesi TBMM'de yapıldı. Teklif kabul edildi.
16 Mayıs 1969 :
Cumhurbaşkanı Sunay, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ile bir
toplantı yaptı.
20 Mayıs 1969 :
İnönü,
Cumhurbaşkanı Sunay'a 'DP'lilerin affı' konusu ile
ilgili bir mektup gönderdi: "Sayın Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı olarak ben
ve partimin yetkili organları, siyasi hakların iadesi için Millet Meclisi'ne
verilmiş bulunan 218 imzalı bir Anayasa değişikliği teklifini destekleme kararı
aldığımızdan beri, gerek Zatı Devletlerinin, gerek bazı yüksek komutanların
uyarı ve ısrarlarına muhatap olmaktayız..."
21 Mayıs 1969
: Başbakan Demirel,
AP Grubunda konuştu: "...Seçimlere gidelim. Hem Meclis'in verdiği oylar boşa
gitmez, hem de senatomuz zedelenmez... Ordu, hükümete bir muhtıra vermemiştir.
Biz bazı sıkıntılar içindeyiz..."
23 Mayıs 1969
: 3. Cumhurbaşkanı
Celal Bayar: "Mücadeleme devam edeceğim."
30 Mayıs 1969
: İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi işgal edildi.
1 Haziran 1969
: İstanbul
Üniversitesinde 6 fakülte öğrenciler tarafından işgal edildi. Üniversite
kapatıldı. Savcılık Üniversitede arama yaptı.
9 Haziran 1969
: İstanbul
Üniversitesi'nde sınavlar yapılamadı. Öğrenciler polisle çatıştı. İstanbul
Üniversitesi Senatosu, Üniversiteyi süresiz kapatma kararı aldı. Danıştay kararı
durdurdu. Başbakan Demirel: "... Sokağa dökülmekle hiçbir mesele
halledilemez..."
11 Haziran 1969
: Öğrenci olayları,
Ankara'da tekrar başladı. Tüm yurtta gerginlik artıyor.
13 Haziran 1969
: Irak Hava
Kuvvetlerine bağlı iki jet uçağı Hakkari'ye bomba attı. Yanlışlık olduğu
bildirildi.
15 Haziran 1969
: 3. Cumhurbaşkanı
Bayar, basın toplantısı düzenledi: "DP'lilere siyasi haklarının verilmemesi
büyük adli hatadır... AP, muhalefet kadar sebat gösterse, siyasi af sorunu
çözümlenir."
16 Haziran 1969
: Demirel, Bayar'a
cevaben verdiği demeçte: "Yeni meseleler ortaya çıkarmamak şartıyla siyasi
hakların iadesine taraftarız."
20 Haziran 1969
: Artan öğrenci
olayları üzerine Ege Üniversitesi süresiz tatil edildi.
25 Haziran 1969
: Kırıkkalede oynanan 3. Lig Kırıkkalespor-Tarsus İdman Yurdu futbol maçında çıkan
olaylarda, 4 kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı.
29 Haziran 1969
: Celal Bayar,
Hürriyet gazetesinde, 'Başvekilim Adnan Menderes' adlı seri yazı dizisini
yayınlamaya başladı.
3 Temmuz 1969
: Türk-Amerikan
ikili antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla, Türkiye'deki üslerin mülkiyetinin
Türkiye'ye ait olduğu Amerika tarafından da kabul edildi.
7 Temmuz 1969
: Kayseri'de,
Türkiye Öğretmenler Sendikası Genel Kurulu toplantısının yapıldığı esnada iki
cami ve bir okul binasına bomba atıldı. Şehirde kanlı olaylar yaşandı. Toplantı
Ankara'da sürdürüldü.
8 Ağustos 1969
: Orman Bakanlığı
kuruldu.
14 Ağustos 1969
: Öğrenciler
tarafından, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi işgal
edildi.
19 Eylül 1969
: İstanbul'da Işık
Mühendislik ve Mimarlık Özel Yüksek Okulu'nda öğrenciler çatıştı. 1 öğrenci
öldü, onlarca yaralı var.
20 Eylül 1969
: İstanbul'da Milli
Türk Talebe Birliği'nin Cağaloğlu binasında bomba
patladı. 1 kişi öldü.
23 Eylül 1969
: ODTÜ'de sağcı ve
solcu öğrenciler çatıştı, 1 kişi öldü. Cenazesinde büyük olaylar çıktı.
- İnönü:
"... Polis, halk gözünde hakkı olan yerini yitiriyor..."
dedi.
1 Ekim 1969
: Demirel
Erzurum'da konuştu: "... Rejimi değiştirmeye kalkacakların kafası
kırılır..."
12 Ekim 1969
: Genel seçimler
yapıldı.
AP 260 Milletvekili (%46.53 oy aldı)
CHP 144 " (%27.36 oy aldı)
GP 14 "
BP 7 "
MP 6 "
YTP 3 "
TİP 2 "
MHP 1 "
Bağımsız 11 "
AP 260 Milletvekili (%46.53 oy aldı)
CHP 144 " (%27.36 oy aldı)
GP 14 "
BP 7 "
MP 6 "
YTP 3 "
TİP 2 "
MHP 1 "
Bağımsız 11 "
-İnönü:
"Darbeye heves edecek kadar gözü kararmışların demokrasiyi bertaraf etmelerine
izin vermeyeceğiz...AP iktidarı ile dalaşmayacağız." dedi.
24 Ekim 1969
: Şair Behçet Kemal
Çağlar (Doğumu:1908) öldü.
28 Ekim 1969
: Bazı öğrenci
dernekleri kapatıldı.
2 Kasım 1969
: Demirel 2.
Kabinesini kurdu. (165 red, 263 kabul)
Başbakan Süleyman Demirel
Devlet Bakanı Gürkan Titrek
Devlet Bakanı İsmet Sezgin,
Devlet Bakanı Hüsamettin Atabeyli,
Devlet Bakanı Turhan Bilgin
Adalet Bakanı Yusuf Ziya Önder
Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu
Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil
İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu
Maliye Bakanı Mesut Erez
Ticaret Bakanı Ahmet Dallı
Bayındırlık Bakanı Turgut Gülez
Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk
İmar ve İskan Bakanı Hayrettin Nakipoğlu
Ulaştırma Bakanı Nahit Menteşe
Turizm Bakanı Necmettin Cevheri
Köy İşleri Bakanı Turhan Kapanlı
Orman Bakanı Hüseyin Özalp
Başbakan Süleyman Demirel
Devlet Bakanı Gürkan Titrek
Devlet Bakanı İsmet Sezgin,
Devlet Bakanı Hüsamettin Atabeyli,
Devlet Bakanı Turhan Bilgin
Adalet Bakanı Yusuf Ziya Önder
Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu
Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil
İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu
Maliye Bakanı Mesut Erez
Ticaret Bakanı Ahmet Dallı
Bayındırlık Bakanı Turgut Gülez
Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk
İmar ve İskan Bakanı Hayrettin Nakipoğlu
Ulaştırma Bakanı Nahit Menteşe
Turizm Bakanı Necmettin Cevheri
Köy İşleri Bakanı Turhan Kapanlı
Orman Bakanı Hüseyin Özalp
Enerji
Bakanı Sabit Osman Avcı
Gümrük ve Tekel Bakanı Ahmet İhsan Birincioğlu
Tarım Bakanı İlhami Ertem
Milli Eğitim Bakanı Orhan Oğuz
Sanayi Bakanı Selahattin Kılıç
Sağlık Bakanı Vedat Ali Özkan
Gümrük ve Tekel Bakanı Ahmet İhsan Birincioğlu
Tarım Bakanı İlhami Ertem
Milli Eğitim Bakanı Orhan Oğuz
Sanayi Bakanı Selahattin Kılıç
Sağlık Bakanı Vedat Ali Özkan
5 Kasım 1969
: DP'lilere siyasi
af kanununun ikinci müzakeresi senatoda yapıldı. 127 kabul, 23 red.
8 Aralık 1969
: İstanbul'da
Yıldız Mühendislik ve Mimarlık Akademisi'nde öğrenciler çatıştı, 1 öğrenci
öldü.
14 Aralık 1969 :
Yıldız Mühendislik
ve Mimarlık Akademisi'nde 1 öğrenci daha öldü.
15 Aralık 1969
: Türkiye
Öğretmenler Sendikası (TÖS) ve İlk-Sen'in ortaklaşa düzenledikleri 4 günlük
'öğretmen boykotu' başladı. Hükümet, TRT'ye yayın yasağı
koydu.
16 Aralık 1969
: Boğaz Köprüsü 303
milyon liraya ihale edildi. (Kuleler arası 1074 metre, su seviyesinden
yüksekliği 64 metre, kulelerin boyları 165 metre)
19 Aralık 1969
: 6. Filo'ya bağlı
savaş gemilerinin İzmir'e gelmesiyle, kentte protesto gösterileri
başladı.
20 Aralık 1969
: Yıldız
Mühendislik ve Mimarlık Akademisi kapatıldı.
29 Aralık 1969
: İstanbul Topkapı'da 'Gamak Elektrik
Motorları Fabrikası'nda işçiler polis ile çatıştı, 1 işçi
öldü.
31 Aralık 1969
: Cumhurbaşkanı
Sunay, yayınladığı yeni yıl mesajında: "...
İdeolojilerin zaferi uğruna vatan çocuklarını birbirinin canına kıyacak bir
sorumsuzluk uçurumuna sürükleyenler affedilemez ve ihanetin temsilcileri
durumuna düşerler."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder